Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşması üzerinden günler geçti ama tartışmalar, hatta kavgalar bir türlü dinmek bilmiyor.
Maçın ardından yalnızca skor değil, adalet de Bordo-Mavili taraftarların cebinden alındı.
Sahada yaşanan hakem faciası yetmiyormuş gibi, Sarı-Lacivertli yöneticilerin arka arkaya gelen açıklamaları artık bardağı taşıran son damla oldu.
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, takımının uğradığı adaletsizliğe sessiz kalmadı. Şehrinin ve taraftarın sesi oldu. Ancak belli ki bu, Fenerbahçe cephesinde birilerini fazlasıyla rahatsız etti. Çünkü cevap üstüne cevap, açıklama üstüne açıklama yapmaya başladılar.
Ama ne açıklama! Seviyesizliğin, basitliğin, had bilmezliğin sınırlarını zorlayan ifadelerle dolu.
Hele ki Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un tehditkâr sözleri artık kabul edilebilir sınırların tamamen dışına çıkmış durumda. 25 milyon taraftarı var diyerek siyasetçilere aba altından sopa göstermeye kalkmak; doğrudan bir tehdit değilse, nedir?
Koç şunu unutuyor: O milyonlar sadece taraftar değil, aynı zamanda bu ülkenin vicdanı, sağduyusu, tüketicisi. Eğer siyaseti bu kadar işin içine çekmeye kararlıysa, halk da bir gün sizin şirketlerinize aynı tavrı gösterirse ne yapacaksınız? O zaman kimse sokağa çıkacak yüz bulamaz.
Koç; 2018 yılından bu yana Fenerbahçe'nin başındasın ancak ortada ne sportif başarı var, ne de istikrar. Başarısız geçen yılların üstünü örtmek için sürekli gündem değiştirmeye çalışıyor. En kolay yol da futbolun doğasından uzak, siyaseti işin içine katmak.
Ama şunu bilmekte fayda var: Bu strateji, sizi başarılı yapmaz. Kaldı ki sokak sporudur futbol. İçinde mücadele vardır, tutku vardır, inat vardır. Tıpkı sizin gibi lüks salonların konforunda büyüyenlerin bu oyunu yönetememesi, bu yüzden şaşırtıcı değil. Belki siz salonda, şirket sunumlarında, ticaret fuarlarında başarılısınızdır ama bu halkın toprağından, taşından, yüreğinden gelen futbolda değil.
Trabzonspor meselesine gelince... Başkan Genç’in bu konudaki hassasiyeti, sadece kendi duruşu değil; tüm Trabzon halkının ortak duygusudur. Partisi de bu duyarlılığı gayet iyi bilir. Dolayısıyla buradan siyasi çıkar ummak, boşa kürek çekmektir.
Ali Koç’un bu çıkışları, aslında çaresizliğinin en açık göstergesidir. Tehdit, hakaret, imalar... Hepsi bir başarısızlık örtüsü sadece. Ama unutmamalı ki, gerçekler er ya da geç ortaya çıkar.
Koç’a tavsiyemiz net: Futbol size göre bir alan değilse, kimse sizi zorlamıyor. Salonunuza, iş dünyanıza geri dönebilirsiniz. Belki orada başarı şansınız daha yüksektir.
Ama bu milletin değerlerini tehdit ederek, Trabzon’un onurunu ayaklar altına almaya kalkarak hiçbir yere varamazsınız.
Bu da böyle biline!