Çepni kültürü, yüzyıllardır dayanışmayı, birlikteliği ve kardeşliği esas alan köklü bir kültürdür.
Şalpazarı insanı da bu kültürün özünü yaşatır; paylaşmayı, el birliğini ve ortak aklı önemser.
Ne var ki son dönemde bu kadim dayanışma ruhunun yerini kutuplaşma ve gerginlik almış durumda.
Bu tablonun ortaya çıkmasında en büyük payın Şalpazarı Belediye Başkanı Refik Kurukız’da olduğu artık gizlenemez bir gerçektir.
Kurukız, yerel seçimleri kıl payı kazanmıştı. Ancak o günden bu yana seçim sonuçlarını içselleştirememiş bir görüntü sergiliyor.
Siyasi olgunluk ve birleştirici bir tavır beklenirken, tam tersine kırıcı, ayrıştırıcı ve gergin bir üslup tercih ediyor.
Oysa Büyükliman’da herkes birdir; biz biriz, bütünüz.
Bizim kültürümüzde kavga değil, kaynaşma vardır.
Geçtiğimiz haftalarda İYİ Parti Şalpazarı İlçe Başkanlığı’nın 4. Olağan Genel Kurulu sırasında yaşanan tartışmaların ardından Kurukız’ın, belediye personeline yönelik iddialara yaklaşık on gün sonra yanıt vermesi dikkat çekti.
Bu süre zarfında belli ki oturup düşünmüş, “Bu olayı kendi lehime nasıl çevirebilirim?” arayışına girmişti.
Ancak bu çaba sonuçsuz kaldı. Çünkü olayın tarafları —özellikle İYİ Parti yöneticileri ve milletvekili— yaşananları tüm ayrıntılarıyla kamuoyuna açıkladı. Artık gerçekler ortada.
Kurukız’ın geç gelen açıklaması, zihinleri aydınlatmak yerine daha da bulanıklaştırdı.
Hatta hiçbir açıklama yapmasaydı, belki kamuoyunda daha flu bir hava kalacaktı.
Ama o, bu fırsatı da kaçırdı.
Bir iki gün önce, on günlük sessizliğin ardından yaptığı açıklamalarda yalan ve yanlış beyanlarda bulunarak kamuoyunu yanıltmaya çalıştı.
Ne var ki İYİ Parti’nin il ve ilçe başkanları, oldukça hazırlıklı bir şekilde Kurukız’ın tüm suçlamalarını çürüttüler.
Kurukız’ın tutumunu anlamak gerçekten güç.
Bir örnekle anlatmak gerekirse; bir evinizi kiraya veriyorsunuz ama ardından kiracınıza şöyle şartlar koyuyorsunuz:
“Evinize üç kişiden fazla misafir gelemez, eşinizle aynı odada yatamazsınız, çocuklar evde ders çalışamaz.”
Böylesine mantıksız ve hesaba gelmez koşullar koyan birinin sağduyulu davrandığı söylenebilir mi?
Hangi akıllı insan bu kadar keyfi bir yönetime rıza gösterir?
Bugün geldiğimiz noktada Kurukız, ilçeyi gereksiz yere geren ve kendi siyasi geleceğini kurtarma telaşına düşmüş bir görüntü çiziyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye yönelik övgüleri de, milletvekilliği hayaliyle attığı adımların bir yansıması gibi duruyor.
Ancak Şalpazarı halkı, kimin neyi neden söylediğini çok iyi bilir.
Uzun süredir belediye başkanlığı görevini sürdüren Kurukız, ne kalıcı bir eser bırakabilmiş ne de ilçenin temel sorunlarına çözüm getirebilmiştir.
Yaz aylarında halk toz toprakla boğuşurken, üstüne bir de su sıkıntısı yaşarken, Kurukız hâlâ şapka ve fes yakma şovlarıyla gündeme gelmektedir.
Kendisi de biliyor ki artık Şalpazarı’nda siyasi ömrü tükenmiştir.
Bu nedenle gözünü “mebusluğa”, yani milletvekilliğine dikmiş durumda.
Elbette kendi açısından tecrübesi, birikimi ve cesaretiyle bunu hak ettiğini düşünebilir.
Ancak bu son dönemdeki sert çıkışlarının ve abartılı gösterilerinin altında yatan gerçek, genel merkeze ve AK Parti’ye şirin görünme çabasıdır.
Yoksa Kurukız bu kadar gürültü patırtı çıkaracak biri değildir.
Mesele tamamen duygusal.
Ve Kurukız artık bunu bilmeli, buna göre davranmalıdır.
Şalpazarı’nın ihtiyacı kavga değil, kardeşliktir.
Çünkü bu toprakları ayakta tutan şey, kültürel köklerinden gelen dayanışma ruhudur.