AK Parti kurulduğu günden beri Karadeniz adeta kalesi. Yani oylar "çantada keklik"... Hemşericilik ayağına "Soğan ekmek yeriz ama REiS’imizi yedirmeyiz." sloganlarıyla nara attık. (Asıl hemşeri şehir olan RİZE de bir vekil kaybetti, ama bizde olmaz; biz delikanlıyız ya!)
Bu durumdan Karadenizliler ne kadar nasipleniyor?
Çok nasipleniyor ki muhalefetin 4$ vaadine karşılık, iktidara var gücüyle destek verdi.
Niye nasiplenelim ki...
NAMI bize yeter.
Karadeniz’in birinci derece geçim kaynağı olan fındık fiyatı açıklandı. Ortalama fiyat 80 TL. civarında. Randıman ve vergi hariç.
Üretici için hayal kırıklığı, iktidar için ise tam bir ÇUVALLAMA'ydı.
Şimdi biri çıkıp "80 TL. iyi fiyat daha ne olsun?" diyebilir. Afgursun, derim ama yine de iki laf edeyim:
Geçen yıla baktığımız zaman alım gücü diye, ortada bir şey kalmadı.
Gübre fiyatının ne kadar arttığından kimsenin haberi yok.
Geçen yıl fındık altı 800 - 900 TL'ye temizlenirken, bu yıl 2300 ile 2500 TL. arasında...
İlaçlama fiyatları füze gibi gidiyor.
Fındık ayıklama fiyatları ihaleye döndü. Bir fındık işçisinin günlüğünü karşılamak için altı kilo fındığı ona vermeniz gerekiyor.
Batoz zaten öğütüyor.
Bu işleri bir kenara bıraktıktan sonra bir kilo fındığın alım gücüne bakalım:
Köy yumurtası hariç bir koli yumurta,
Yarım kilo çay (Altınbaşak hariç),
Bir buçuk kilo ÜZÜM,
Altı kilo KARPUZ,
Dört kilo KAVUN,
300 gr. TEREYAĞI,
300 gr. KAŞAR,
500G gr. ZEYTİN,
İki litre BENZİN,
İki litre MAZOT (Belki, bir ay sonra onu da alamayacaksınız.)
Kaç rulo tuvalet kağıdı aldığını hesap edemedim, ama iki paket sigara alamadığını biliyorum.
Sizler de ihtiyaç listesini çoğaltarak yol alabilirsiniz.
***
SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ TETİKTE!
Mesleğin sevilen ve saygın isimlerinden Orhan Çavuşoğlu bu günlerde eski sağlığına kavuşmak için ciddi bir mücadele veriyor. Meslek arkadaşları da "Belki bir katkımız olur." diye kampanya başlattılar. Çıkarsız, menfaatsiz hesapsızca... Sevgiye dayanılarak, yaşamına katkı sunmak adına adeta seferberlik oluşturulmuş.
Bu durum yoğun bir şekilde sosyal medyada paylaşılınca, Sağlık Müdürünün dikkatini çekmiş ve aileyi uyarma ihtiyacı duymuş: "SUÇTUR!" diye...
Sorarsanız aileyi koruyor.
Memlekette bırakın organ naklini, adamı ortadan kaldırıyorlar da kimsenin gıkı çıkmıyor.
Trabzon'da sadece işine odaklanan, şehre nasıl katkı sağlarım diye yıllarca gecesini gündüzüne katarak hizmet verme sevdası içinde çalışan, hiçbir şaibeli işin içinde olmayan Çavuşoğlu’na nasıl sahip çıkarız, katkı sunarız diye dertlenmesi gereken Sağlık Müdürlüğü, işi nasıl yavaşlatırız, nasıl baltalarızın peşine düşmüş gibi görünüyor.
Bir insanın ömründen daha kıymetli ne olabilir?
Kıymetli, sevgili Orhan Çavuşoğlu’nun organ naklinin peşine düştüğünüz kadar SURİYELİLER’in peşine düşseniz ya???
Kıymetli Suriyeliler, elini kolunu sallaya sallaya istediği profesöre gidiyor, muayenesini oluyor. Profesörün hesabına da muayene parası olarak on beş gün içinde, muayene olan bir Türk hastanın parasının iki katı yatırılıyor. Eczanelerden ilaçları da bedava götürüyorlar.
Şehrin göbeğindeki Fatih Devlet Hastanesinde KBB polikliniğinde iki gün hizmet verilmiyor. Yine Vakfıkebir Devlet Hastanesinden birçok branş için randevu almak istediğiniz zaman sizi ya doğudaki Haçkalı Baba'ya ya da batıdaki Tirebolu'ya yönlendiriyorlar.
Ey Yöneticilerimiz!
Sizin bu dertlerle dertlenmeniz, bunlara çözüm üretme adına gayret göstermeniz gerekir. Bunu da geçtik, siz çok kıymetli Orhan Çavuşoğlu'nun karaciğer naklini mi yoksa prosedürü mü daha çok önemsiyorsunuz? Merakım budur.
Her neyse...
İyi seyirler...