Son iki teknik adamdan (N.B. ve A.A.) daha az ücret almasına rağmen birkaç gündür yıllık maaşı konuşuluyor Şenol Güneş’in. Mesela; Abdullah Avcı'nın hiç çalışmadan tazminatının altında yıllık ücret almasına... bir sezonda 90 dakika dahi oynamayan futbolcuların 4'te biri kadar ücreti kabul etmesine... Trabzonspor'un paralarının anlamsız kararlarla çöp olmasına hiç kimsenin gıkı çıkmazken, bugünki Şenol Güneş'in maaşı birilerine acayip dert olmuş!
Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Efsane Özkan Sümer, “Türk toplumu, sportif açlığını kendi çocuklarını yiyerek doyurmaya çalışıyor” demişti ya. Trabzon da şu anda bunu yapıyor kesinlikle. Nicelere, mesela son 2 teknik adamın maaşına ses çıkarmadı ama mevzu öz evlat Güneş olunca kıyameti kopardı!
*
Ki o Şenol Güneş;
Trabzonspor’un ilk 6 lig şampiyonluğunda kalede destanlar yazdı.
Tecrübesiz, genç bir takımın kaptanlığını yaparak Efsane Trabzonspor’un ortaya çıkmasında önemli rol aldı.
O Şenol Güneş;
Müzedeki kupaların neredeyse 4’te 3’üne imza attı.
Örnek liderliğinin yanı sıra Süper Lig’de ‘en uzun süre gol yememe’ rekoru halen kırılamamış.
Yetmedi; bir sezonda en az gol yiyen kaleci halen!
O Şenol Güneş;
Teknik adamlıkta da önemli fark yaratmış.
Bordo-Mavili takımın başında biri tapelerle sabit şikeyle olmak üzere, 3 kez şampiyonluğu elinden alınmış…
Sayısız kez gönderilmesine, 'tazminat almamasına rağmen' gönül koymayıp, ‘gel’ denilince hemen koşmuş.
Süper Lig’in en fazla puan toplayan ismi olmuş…
Gittiği takımlarda fark yaratmış, oynattığı çağdaş futbolla örnek gösterilmiş.
Yetmemiş,
Milli takımımızın Dünya Kupası tarihindeki en önemli derecesine imza atmış bir isim…
Ülkemizi dünya 3'üncüsü yapmış.
Ve o Şenol Güneş;
Açık ara Türk sporunun en birikimli, en çok okuyan taknik adamı…
*
Şu gerçeğin altını çizelim:
4-5 yıl öncesindeki Trabzonspor camiası ile şimdiki arasında çok fark var. Yılların şampiyonluk beklentisi nedeniyle taraftarın o beklentisi, o heyecanı nedeniyle her açıdan diri tutulabiliyordu.
Ama şampiyonluk sonrası o heyecan geçti, taraftar şampiyonluktan başka hiçbir şeyle ikna olmuyor. Ve önemli bir ayrıntı; daha önce sevimsiz futbola dahi müsamaha gösteriyordu, ‘yeter ki şampiyonluk olsun’ diyordu, ama artık hiçbir tahammülü yok. İyi futbol da istiyor.
Üzerine; şampiyonluk sonrası transferde hatalar yapıldı, oynanan geri-yan pas futbolu herkesi bezdirdi. Camia barut gibi, tahammül kalmadı.
Ve asıl sorun; yönetimle taraftar arasında bir güven boşluğu oluştu.
*
Herkes durumu iyi biliyor da, ismini biz koyalım hadi; bu ‘Kaos Ortamı’ndan camiayı çıkaracak çok güçlü bir isme ihtiyaç olduğu için yazının başlığını ‘Niye mi Şenol Güneş?’ diye koyarak gerekçelerini sıralamaya çalıştık.
Farkında mısınız bilmem ama, son dönemlerde öyle bir durumda ki Trabzonspor, ‘öğütücü çark’ çok hızlı dönüyor, içine aldığı herkesi yok ediyor.
Bu çarkın önünde ancak, tecrübeli bir isim durabilirdi, o nedenle ‘Bu ortamda Şenol Güneş’ diyoruz!
İşte bu nedenle, “Sportif açlığımızı kendi çocuklarımızı yiyerek doyurmaya çalışmayalım”!
Aksi halde sönen sadece ‘Güneş’ olmaz, bedelleri çok ağır olabilir!
*
Kendi tabiriyle, "Şenol Güneş Trabzon'un kendisidir, Faroz'udur, Boztepe'sidir, Yoroz'udur, yaylasıdır, denizidir."
Eğer ortak payda Trabzonspor'sa, için kısır döngüler oluşturup da Şenol hocayı yıpratmanın, yormanın bir manası yoktur.
Trabzonspor, uzun süredir kötü, dağınık organizasyon kabiliyetinden uzak plansız ve programsız bir şekilde yönetilmektedir.
Trabzonspor, belki de bugün uçuruma doğru giderken ona tecrübesiyle, birikimiyle, Trabzonsporluluğu ile bu kötü duruma 'dur' diyebilecek, Trabzonspor'un eski şaşaalı, karakterli takım ruhunu kazandıracaktır teknik adamdır.