DOĞAN TFF’NİN GİTMESİNİ İSTEMİYOR MU?
Türkiye Futbol Federasyonu Mehmet Büyükekşi yönetimindeki uygulamalarıyla, aldığı ya da alamadığı kararlarıyla, cesaretsizliği, eyyamcılığıyla birlikte tarihin en kötülerinden biri olarak kabul ediliyor. Bunu artık tüm kulüpler ve taban birlikleri de kabul ediyor. Ne fikstür yapmayı becerebiliyor, he hakemleriyle ilgili net bir tutum ortaya koyabiliyor, ne futbolun gelişimi adına bir eylem planı hayata geçirebiliyor, ne de yaşanan sorunlar karşısında net bir tutum alıp, hızlı çözümler üretebiliyor. Bu nedenle de başta Trabzonspor, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş olmak üzere, neredeyse tüm Süper Lig kulüpleri bir sezon boyunca TFF yönetimine isyan etti. Hele en son Bordo-Mavili kulüp hem başkanıyla, hem yönetimiyle, hem resmi site açıklamalarıyla Mehmet Büyükekşi ve yönetimini tanımadıklarını, aldıkları kararları reddettiklerini ve bir an önce istifa etmeleri gerektiğini dile getiriyor, bu yönde çağrılar yapıyordu.
***
EN ÖNDE TRABZONSPOR OLMALIYDI
Mehmet Büyükekşi büyük bir uyanıklıkla birlikte kaos ortamına giren futbol ortamından kendini sıyırmak için 18 Temmuz tarihinde seçimli genel kurul kararı aldı. Ancak yine kulüpler bu tarihin hiç de uygun olmadığını belirip, imza toplamaya ve TFF’yi bir an önce seçime götürme yönünde karar verdi. Bu noktada Kulüpler Birliği Vakfı da devreye girdi. Ancak süreç içinde Trabzonspor’dan en küçük bir ses bile çıkmadı. Yani imza veriyor mu, vermiyor mu bilgimiz yoktu. Dün Başkan Ertuğrul Doğan bayram mesajı verirken, TFF’yle ilgili net ifadeler kullandı. Ancak bu ifadelere rağmen biz yine de söylediklerinin pek samimi olmadığını düşünüyoruz. TFF’nin bir an önce gitmesini istediğini adeta tellal ilanlarıyla birlikte taraftarına ulaştıran Trabzonspor kurmaylarının neden bu imza kampanyasının önderlerinden olmadığını hakikatten şaşkınlıkla karşılıyoruz. Bir takım kulüplerin sözde değişimini dile dolayacağına, buna önderlik yapma yoluna gitmeliydi ama yapmadı. Neyi, kimi bekliyor merak ediyoruz? Yapması gereken imza kampanyasında başı çekmek ve sonra da yeni oluşacak TFF yönetimiyle, kurullarında da en üst seviyede söz sahibi olmak değil miydi? Yoksa bir yerlerden emir mi geldi; “Sessiz kalın ve sakın bir tavır koymayın?” şeklinde bir sözle mi uyarıldılar merak etmiyor değiliz…
***
SİYASETTEN Mİ KORKUYORSUNUZ?
Gerçekten merak etmemek elde değil… Bu sezon hakemler tarafından en fazla hakkı yendiğini iddia eden, alınan kararlar ile Trabzonspor’un linç edilmek istendiğini vurgulayan Bordo-Mavili yönetim, neden şimdi bağıra bağıra eylemin içine girmiyor? Lafa geldiğinde yeri göğü inleten ve, “Trabzonspor’un haklarını kimseye yedirmeyiz. Hiç kimseden korkmayız. Her türlü hakkımızı alırız” diyebilen Başkan Ertuğrul Doğan’ın bu yüksek perdeden bağırmasının eyleme yansımasını bekliyoruz. Bakın çok kızdığımız ve tepki gösterdiğimiz Ali Koç, “Artık TFF’de başkan adayını o destekliyor, bu arkasında şeklinde sözlerle hareket edilmesin. TFF bağımsız bir şekilde yönetimini oluştursun” diyerek iktidar siyasetine cepheden tavır aldı. Peki Trabzonspor kulübünü yönetenler, “Artık futbolu, futbolun içinden gelenler ve bu işi derinliğine bilenler yönetecek. Mevcut yönetim derhal gidecek ve imzaları da toplu olarak attık. Şimdi futbolu ehil ellere teslim etmek için kollarımızı sıvıyoruz. Kimsenin yönlendirmesini de kabul etmeyeceğiz” diyerek net tavır koyması gerekmez mi?
Yoksa koltukları borçlu olduklarını uzmemek ve bazı projelerin imza beklemesinden dolayı mı bu suskunluk?
Yanıt bekliyoruz!
***
ARTIK FUTBOLDAN GELENLER YÖNETSİN!
Türkiye Futbol Federasyonu kendimi bildim bileli, hep iş insanları tarafından yönetiliyor. Gerçek bir futbol insanının başkanlık koltuğuna oturduğunu görmedik. Bu futbol, Mehmet Ali Yılmaz’ın 1991 seçimlerinden sonra Spordan Sorumlu Devlet Bakanı olmasının ardından özerkleştirildi. Amaç bağımsız bir şekilde FİFA ve UEFA’nın öngörüsüne göre, siyasetin en küçük bir etkisinin olmadığı özerk bir yönetimdi. Ancak acı ki, futbol özerkleştikten sonra siyasetin çok daha fazla güdümüne girdi. Özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesinin ardından şu andaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyıp Erdoğan’ın, Kanarya Sevenler Derneğine bile hakim olma isteğinin bir sonucu ve futbolu da çok sevip, fanatik Fenerbahçeli oluşunun izdüşümüyle tüm TFF başkanlarını ve yöneticilerini belirleyen isimlerin başında yer aldı. Ya da TFF’nin başkanı, yöneticileri ve kurullarının başkan ile yöneticileri Erdoğan’a yakın isimlerin onayından geçti. Bunun sonucu olarak da TFF’de koltuklara oturanların tümü, iktidarın aldığı pozisyona göre hareket etmek zorunda kaldı. Yani dibine kadar siyasete gömüldü.
***
GÖZLER GÜNEŞ, TERİM VE DENİZLİ’DEDİR
Kulüpleri yönetenlerin basiretsizliği, bilgisizliği, cehaleti ve yetersizliği de futbolun tümüyle siyasetin tekeline girmesinde önemli rol oynadı. Çünkü kulüpleri yönetenler, yaptıkları transferlerle birlikte öylesine bir borç batağına gömüldüler ki, kurtuluşu siyasetin tepesindeki isimlerden aman dilemekte, yalvarıp yakarmakta buldular. Ancak gelinen süreç hem TFF, hem kurulları, hem de kulüpler açısından iflas oldu. Bu iflasın sebebi, siyasettir, kulüpleri rezilce yönetenlerdir ve TFF’nin yönetimiyle, kurullarına layık gördükleri liyakatsız isimlerdir. Şimdi yeni bir seçim süreci başlıyor. Artık siyasetin belirlediği isimlerle birlikte futbolun bataklıkta boğulma sürecinin son aşamasına gelindiği görüldü. Yapılması gereken tek şey, birikimli, bilgili, lider özellikli ve aldığı kararların arkasında durabilen futbolun içinden gelmiş, zirveye çıkmış isimlerin TFF başkanlık ve yöneticilik koltuklarına oturmalarıdır. Bu noktada Şenol Güneş, Fatih Terim, Mustafa Denizli başta olmak üzere birçok teknik adama önemli görevler düşmektedir. Artık onların sahneye çıkma zamanı gelmiştir.
***
İŞTE FIRSAT; SÜREKLİ YAKINDIĞINIZ SİSTEMİ YIKIN!
Bugün Şenol Güneş, Fatih Terim ve Mustafa Denizli, 70 yaşını aşmış isimler olarak artık teknik direktör olarak kazandıkları milyarlarca lirayı bulan paralarla yetinebilmeyi bilmelidirler. Futbolun sizlere kazandırdığı paralar ve kariyerlerle birlikte torunlarınızın torunlarının bile dünyalığını yaptınız. Yeter artık. Sizler teknik adamlıklarınız boyunca futbolun düzeninden, sisteminden yakındınız, isyan ettiniz. Yol göstericilik yaptınız ama kimseye dinletemediniz. Artık size fırsat doğdu. Yıllarca yakındığınız sistemi yıkın. Yerine yeni ve Türk futbolunu kurtaracak bir düzeni getiriniz. Bakın yaşlarınız ilerlemiş, bu nedenle de genç, dinamik, birikimli ve kendi alanlarında uzmanlaşmış yine futboldan gelmiş isimlere ekiplerinizde yer verin. Ve kolları sıvayın. Kuşkusuz TFF’nin yapısını da yönetmeliklerinin de bazılarını değiştirin. Yani yetenekli, genç futbol birikimi üst seviyede eski futbolcuların maaş alabilecekleri bir düzeni oluşturun. Yani onların teknik direktör olarak kazanabilecekleri paradan da mahrum etmeyin. Bu noktada Almanya Futbol Federasyonu da bir örnek teşkil edebilir. Bunu yapabilir misiniz? Yoksa hala daha, “Ölüm döşeğinde bile futboldan paralar kazanmalıyız. Bize ne futbolun yarınından” şeklinde bir düşünceyi mi hala taşıyorsunuz?
Ne diyorsunuz!!