HÜSEYİN TERZİ-Trabzon’un Araklı İlçesinde Araklı Karadere Vadisi ve Yaylaları Koruma Derneği, Erikli Mahallesinde çıkarılmak istenen altın madenine tepki gösterdiler. Küçük Camii önünde düzenlenen basın açıklamasına CHP Trabzon Milletvekili Av. Sibel Suiçmez, İYİ Parti Araklı İlçe Başkanı Ali Osman Gümüştaş, İdris Özderya, Saadet Partisi Araklı İlçe Başkanı Ümit Çebi, Anahtar Parti Araklı İlçe Başkanı İslam Baytürk, CHP Araklı Belediye Başkan Adayı Osman Dilber ve vatandaşlar katıldı. Toplanan kalabalık adına basın açıklamasına okuyan Araklı Karadere Vadisi ve Yaylaları Koruma Derneği Şener Şengün, “Mahkeme verdiği kararla haklılığımızı ortaya koymuştur. Anayasanın yanında olun, hukukun yanında olun, halkın yanında olun. Lütfen Araklı’yı bir kez daha kandırmayın. Bilmenizi isterim ki Araklı halkı bunu hak etmiyor” dedi.
HAFRİYATLAR DERE YATAKLARINA DÖKÜLDÜ
Araklı vadisi yaklaşık 75 kilometre uzunluğundadır ve Karadeniz’in en uzun ve güzel vadilerinden biridir. Vadi havzası çok büyük ve eğimlidir. 80li yıllara kadar sel suları yüksek debi ve akış hızı ile gelir, Kaşıkçı mevkiinden düz ovaya kavuşurdu. Enerjisi kırılan su kıvrıla kıvrıla denize ulaşırdı. Sonraki yıllarda derenin her iki yanına duvar yapılarak suyun akış yönü ve hızına müdahale edildi. Araklı sahiline de yol için dolgu yapılıp set çekildi. Duvar arkasında kalan arazilere anlamsız dolgular yapılıp, şehir merkezi de dahil çeltik havuzlarına çevrildi. Vadi boyunca yapılan yol çalışmalarından çıkan malzeme, bilim ve teknik kuralları dışında yapılan köy yollarından çıkan malzeme, sıralanmış olan taş ocaklarından çıkan malzeme, karayollarının yaptırmış olduğu yolların malzemesi gibi birçok hafriyat direkt veya dolaylı olarak dere yataklarına döküldü ve dökülmektedir.
KARADERE BULANIK AKIYOR
Bu vadinin alacağı büyük bir yağış neticesinde heyelanlar da eklenerek bir sel felaketine dönüşmesi yüksek ihtimal dahilindedir. Selle birlikte bu moloz yığınları, dere yataklarını silip süpürüp Kaşıkçı’dan denize kadar olan yerleşim alanlarına, yani o çeltik havuzlarına dolacaktır. Ama bugün ama yarın ama 50 yıl sonra, bu Araklı’yı bekleyen büyük bir problemdir. Karadere, vadi boyunca bulunan şantiye ve taş ocakları yüzünden uzun zamandır bulanık akmaktadır. Bu duruma yetkililer müdahale etmemektedir. Denizden tünele kadar olan 75 kilometrelik bölümde sıralanmış şantiyeler, taş ocakları, HES’ler ve anlamsız şekilde yapılan imalatlar neticesinde Karadere vadisi Talandere vadisine dönüşmüştür.
ARAKLI HALKINI ALDATTILAR
Değerli basın mensupları, şimdi de size SAHİPSİZ ARAKLI’da uygulanan üç projeden bahsetmek istiyorum. 1- Taşönü Çöplüğü: İlk önce Turup mevkiine yani Araklı’nın tepesine yapılması gündeme geldi. O güzelim çamlık alan yok edilip çöp tesisi kurulacaktı. Halkın tepkisiyle yeri değişti ve Araklı’nın göbeğine yapıldı. Binlerce yılda oluşmuş sarkıtlı ve dikitli mağaralar, yaşam alanı olarak düzenlenip turizme sunulması gerekirken maalesef çöp tesisine kurban edildi. Proje aşamasında hukuk hiçe sayıldı. Deliller karartılıp sahte ÇET’ler üretildi. Vatandaşa vaatler ve sözler verildi. Sonunda halkın rıza göstermediği çöp tesisi yapılıp işletmeye açıldı. İşte bu noktadan sonra problemler baş gösterdi. Tesisin söylenen projeyle hiçbir ilgisi olmadığı ve kağıt üzerinde kaldığı görüldü. Şimdi Araklı koku, kirli hava ve kirletilmiş sularla baş başa bırakıldı. Hala çözümü konusunda netlik yoktur ve vahşi depolama yapılmaktadır. Verilen sözler tutulmadı. Yetkililer ARAKLI HALKINI ALDATMIŞ OLDULAR.
HALKI YİNE KANDIRDILAR
2- Ayvadere HES: Vatandaşın istemeyip tepki gösterdiği projelerden bir diğeridir. Yine hukuk ve halkın istekleri göz ardı edildi. Yetkililer şirketin yanında yer aldı. Kolluk kuvvetleri kullanılarak proje devam ettirildi. İnşaat alanında fütursuzca yapılan çalışmalar çevreye geri dönüşü olmayan zararlar vermiştir ve verecektir. Heyelan bölgesi olan bir alanda patlatmalı tünel çalışmaları yeraltı suyunun yön değiştirmesine, kılcal çatlaklar ve yarıklar oluşturarak yüzey sularının derinliklere inmesine sebep olmaktadır. Bu durum Değirmencik mahallesinde heyelan riskini artırmaktadır. İnsanların can ve mal güvenliği riske atılmıştır. Gelişigüzel çalışan şirket, santral binası noktasında çıkan bütün atık ve hafriyatı bağlantı yolu üzerinden aşağı dökmüştür ve dökmeye devam etmektedir. Alandaki bitki örtüsü yok edilerek dere yatakları doldurulmuştur. Bu yerleri ne gören ne de duyan bir yetkili vardır. BU PROJE İLE DE ARAKLI HALKI KANDIRILMIŞTIR.
HUKUKİ DAYANAĞI YOK!
3- VADİNİN YOK OLUŞ PROJESİ: BAHÇECİK-ERİKLİ YAYLASI MADEN İŞLETMECİLİĞİ: 01.03.2024 tarihinde ihalesi yapılıp “SAYER Enerji Üretim ve Ticaret A.Ş.” firmasına işletme ruhsatı verildi. 22 Mayıs 2024 tarihinde dilekçe vererek itirazımızı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve diğer yetkili kurumlara bildirdik. Dilekçemizde bu bölgenin Araklı’yı besleyen su deposu olduğunu, insanların yaşam alanı olduğunu, bu bölgede hayvancılık ve arıcılığın yapıldığını, bölgenin faunistik ve floristik yapısının, ormanların, yaban hayatının yok olacağını, içme sularının ve toprakların zehirleneceğini ve birçok olumsuzluğun meydana geleceğini belirttik. İtirazımızı dikkate almayan yetkililer, yeterli hukuki dayanağı olmayan mera komisyonu kararı ile ve kolluk kuvvetleri kullanarak şirket sondaj işlemini başlattı.
MAHKEME DURDURMA KARARI VERDİ
Derneğimiz konuyu mahkemeye taşıdı ve Samsun Bölge İdare Mahkemesi 15.01.2025 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi. Konuyu detaylıca inceleyen mahkeme; özetle anayasaya dayanarak “herkesin sağlıklı çevrede yaşama hakkı”na sahip olduğu, çevre sağlığını korumanın ve çevrenin kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşın görevi olduğunu, mera ve yaylak alanlarının amacı dışında kullanılamayacağını, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunması gerektiğini birçok kanun doğrultusunda belirtti. Kararda sondaj işleminin çevreye geri dönüşü olmayan zararlar vereceği belirtildi.
4 TON SU KİRLETİLECEK
Samsun Bölge İdare Mahkemesi ve avukatlarımız Nedim Şenol ÇELİK ve Selçuk ÖZDERYA’ya çok teşekkür ediyorum. Mahkeme, vatandaşlarımızın yayladan çekilmesini fırsat bilerek kış aylarında kolluk kuvvetleri ile hukuk dışı çalışma yapan şirketi değil de derneğimizi haklı bulmuştur. Değerli basın mensupları, Nadir toprak elementleri madenciliği ülkemizin hiçbir yerine uygun bir madencilik değildir ve kesinlikle yapılmamalıdır. Ülkemizin her bir metrekaresinde yaşam, tarım, su vardır. 1 gram altın için 4 ton su kirletilecek, 1000 gram siyanür kullanılacak, 1-1.5 ton toprak zehirlenecek; 1 ons altın için 1 ton karbondioksit salınacaktır. Memleketin toprakları bu ağır yükü kaldıramaz ve asla da hak etmemektedir. Avrupa parlamentosu 6 madde ile siyanür madenciliğinin yasaklanması gerektiğini belirtmiştir.
NEDEN TALAN ETMEK İSTİYORLAR?
Kendi ülkelerinde çevreye, ormanlara, doğaya en yüksek hassasiyeti gösteren ülkeler neden bizim ülkemizi talan etmek istemektedir? Bu konuyu derinlemesine düşünüp analiz etmemiz gerektiği kanısındayız. Şehirlerimizin %70lere varan oranlarda maden alanı ilan edilmesi çok manidar ve düşündürücüdür. Ülke madenlerinin hammadde ve yarı mamul şeklinde yurt dışına çıkışı “sömürge madenciliği”nden başka bir şey değildir. İklim değişikliği nedeniyle ileriki yıllarda kuraklık daha çok baş gösterecektir. Su yönünden kıt olan Karadeniz Bölgesi için su kaynaklarımızın önemi her geçen gün artmaktadır. Yaylalarımız, ormanlarımız ve dağlarımızın ileride önemli yaşam alanları olacağı bir gerçektir.
SONUNA KADAR DOĞAMIZI KORUYACAĞIZ
Araklı halkı olarak bizlerin; yayla, orman, su ve topraklarımızı sonuna kadar koruyacağımızı belirtmek isterim. Yetkilileri, bizim taleplerimizi ve mahkemenin kararını göz önünde bulundurarak bu işten vazgeçmeye davet ediyoruz. Buradan firma yetkililerine sesleniyoruz; anayasa bizden yanadır, hukuk dışı yollara başvurarak yaylalarımıza gelmeyin. Sizin Karadere vadisini yok etmenize asla müsaade etmeyeceğiz. Buradan devlet yetkililerine sesleniyoruz, Mahkeme verdiği kararla haklılığımızı ortaya koymuştur. Anayasanın yanında olun, hukukun yanında olun, halkın yanında olun. Lütfen Araklı’yı bir kez daha kandırmayın. Bilmenizi isterim ki Araklı halkı bunu hak etmiyor. Halkımız; yaylalarının ve ormanlarının yok olmasına, sularının ve topraklarının zehirlenmesine asla müsaade etmeyecektir.