F.BAHÇE’NİN ŞİMARIK BAŞKANLARI
Trabzonspor’un 1960 yıllarından sonra doğan ve özellikle 70 kuşağının en nefret ettiği kişilerin başında kuşkusuz Fenerbahçe’nin başkanı Ali Şen’dir. Futbol henüz özerk değilken, ülkeyi yöneten iktidarı, muhalefeti yani siyaset kurumunun tümünü, TFF, MHK, hakemler, tüm diğer kurullar bu kulübe kıyak üstüne kıyak çekse de, iş dünyasını, bürokrasiyi, hatta askeriyenin anlı şanlı generalleriyle de insanları tehdit eder gibi yapsa da en küçük bir başarısızlıkta ortalığı ayağa kaldırırdı. Bordo-Mavili takımla her yaptıkları maç öncesi ya da sonrasında açıklamalarıyla taraftarları gerer, bu isme galiz küfürlerle birlikte rahatlamaya çalışırlardı. Hele 1996’da yaptığı rezilce eylemler unutulmadı. Sonra da bir taşla Trabzonspor’un elinden şampiyonluğu nasıl aldığını göğsünü gere gere anlatırken, ne insanlık, ne spor ahlakı adına en küçük bir utanç duymadı.
***
YILDIRIM, ŞEN’E RAHMET OKUTTU
Ali Şen’den sonra Aziz Yıldırım başkanlık koltuğuna oturunca Bordo-Mavililer sevinmişti. “Oh be bir beladan kurtulduk” demişlerdi. Hatta Yıldırım ile yakın dostluk kuran çok sayıda Trabzonspor eski başkanı, yöneticisi vardı ve bunlar da kendisine toz kondurmuyordu. Ancak Yıldırım, eylemleri, söylemleri, tavırlarıyla birlikte Ali Şen’i mumla arattı, ona rahmet okuttu. Her dönem başarıyı korunarak elde etmeye alışmış bir camianın başkanı olarak her türlü pisliğe bulaştı. Onun da özellikle 2004-2005 sezonunda yaptıkları rezaletlerle bile anlatılamayacak kadar çirkindi. Ya 2010-11 sezonundaki eylemleri… Türkiye’yi dünyaya rezil ederken, şike ve teşvik primleriyle birlikte şampiyonluğu nasıl da Trabzonspor’un elinden almış, hapse girmiş ama yasalar değiştiği için delil yetersizliğinden beraat etmişti. Bu ismin tapelerde zamanın TFF başkanı Mahmut Özgener’i nasıl tehdit ettiğini, nasıl ağıza alınmayacak küfürlerle birlikte TFF yöneticisi Levent Kızıl aracılığıyla aşağılık bir dile sahip olduğuna tanık olmuştuk.
***
ŞİKE’Yİ KUMPASA BAĞLAMA UTANMAZLIĞI
Utanmadan sıkılmadan, “Şikeyi yaptıysam Fenerbahçe için yaptım” demesine rağmen ve hem UEFA, Hem FİFA, Hem CAS, hem İsviçre Federal Mahkemesi, hem UEFA Tahkim ve Disiplin Kurulu, şikeyi ve teşvik primini tespit edip, Şampiyonlar Ligine Trabzonspor’un alınması kararını vermesine rağmen, daha sonra, “Şike yapmadık, FETÖ Kumpasına kurban gittik” yalanına sarılmaktan geri durmadı. Sonra bu söylemi tüm Fenerbahçe camiası birden sahiplenmeye başladı. Nasılsa Türkiye’de her şey kolay unutulur. “Büyük yalanları sürekli söylediğinde, bunlar gerçekmiş gibi algılanır” düşüncesinden hareketle, kirlettikleri kupa hala daha müzelerinde durmasına rağmen mağduru oynamaktan geri durmuyorlar. Bu Aziz Yıldırım’ı Ali Koç sandığa gömüp başkan seçildiğinde Trabzonspor taraftarları adeta bayram yapmıştı. “^Bir rezil adam Türk futbolundan temizlendi” havası esiyordu. O günlerde, “Bu Ali Koç, Aziz Yıldırım’ı da aratır” diyorduk ama kimseyi inandıramıyorduk.
***
BURJUVA SINIFININ ŞIMARIK ÇOCUĞU
Ali Koç işbaşı yaptıktan sonra, artık Fenerbahçe kulübünün sürekli şampiyon olacağı, Avrupa’yı dize getireceği düşünüldü. Çünkü Türk burjuvazisinin amiral gemisi Koç Grubunun evladıydı. Oysa burjuva sınıfının hem çalışanını iliklerine kadar, hem de halkı sonuna kadar sömürerek büyüdüğünü kimse düşünmedi. Bunlar iliklerine kadar sömürdükleri için, “Onlara ekmek veriyoruz” diyebilecek kadar da bencil, çıkarcı, narsistirler. Ali Koç da bunlardan biriydi nihayetinde… Haktan, hukuktan, adaletten, barıştan, eşitlikten bahsedecek değildi ya… Onun için hak, hukuk ve adalet sadece Fenerbahçe lehine kararlar vermek, yazmak, çizmek, eylemler yapmaktı. Barışın yolu ise teslim olmak, esir düşmekti. Aksi takdirde karşısında kim bulunursa bulunsun, düşman hukukuyla hareket ederdi. Öyle de yaptı. Ali Koç Fenerbahçe’yi rezil yönettikçe, göreve getirdiği sportif direktörler, teknik direktörler berbat çıktıkça, transferleri fiyasko oldukça, etrafa saldırıp kendisini kurtarmanın peşine düştü sürekli… Tam bir ağlak olarak kabul edildi ve şovmenlik mesleğini en iyi icra edenlerin başında yer alacak kadar da rolünü ustaca oynadı.
***
TÜRK FUTBOLUNU REZİL EDEN ADAM OLDU
Ali Koç, Trabzonspor maçında sahaya inen ama henüz futbolculara saldırı girişiminde bulunmayan taraftarı linç eden oyuncularını koruyor hala… Bu linçi gören ve isyan eden taraftarların sahaya inmesine laf ediyor durmadan. Bir kez olsun, “Benim futbolcularım ne yaptı? Neden taraftarı tahrik etti?” diye sorma ihtiyacı bile hissetmiyor. Çünkü onun için hedefe giden her yol meşrudur. Ya bir de Trabzonspor karşısında kaybetseydiler kim bilir neler yapardılar! Neyse… Koç önce takımı ligden çekeceğini söyledi. Şovuna tüm Fenerbahçe camiasını dahil etti. Olağanüstü Genel Kurula gitti. Ama ligden çekilme cesaretinin kırıntısına bile sahip olmadığını bir kez daha ispatladı. Türk burjuvazisi devlet desteğiyle zenginleştiği için zaten hiçbir şekilde risk alamaz. O da alamadı. Hemen tornistan yaptı. Ama Süper Kupa ile birlikte şovunu nihayete erdirerek camialarında da yeniden başkan seçilebilme popülaritesine ulaşmayı amaçladı. Şanlı Urfa’da sahaya U19 takımını çıkarıp 2 dakikada sahadan çekti.
***
SÜRMENE OLAYI ŞİMDİ Mİ AKLINA GELDİ?
Sanki çok önemli bir eylem yapmış havası estirdi. Oysa Fenerbahçe’yi tüm dünyaya rezil ederken, Türkiye’deki tüm futbolseverleri de bu kulüpten nefret edecek noktaya getirdi. Ali Koç burada basın toplantısı düzenledi. FETÖ tarafından 2010-11’de nasıl mağdur edildiklerinden başladı utanmadan, yüzü kızarmadan, bile bile yalan söylediğinin farkına da vararak… .Sonra 2015’te Sürmene’de kafilelerinin silahlı saldırıya uğramasına getirdi sözü…Bunun da büyük bir örgüt işi olduğunu dile getirdi, üzerinde uzun uzun durdu. Bugüne kadar o menfur olayla ilgili bu kadar açıklama yapma gereği hiç duymuyordu. Şimdi amaçlarına alet edecek ya… Sürekli bu olaydan söz edip, faillerin ortaya çıkarılmasını istedi. En son maçtaki olayların da fanatik taraftar tepkisiyle açıklanamayacağını vurguladı ki haklı da, peki suçlu kim? Olayların arkasında kim var?
***
OLAYLARIN ARKASINDA KİM VAR AÇIKLASANA!..
Ali Koç, Türkiye’nin en güçlü grubunun bir bireyi… İstese tüm bu olayların arkasında kimler olduğunu öğrenemez mi? Öğrenir değil mi? Belki de biliyordur da, açıklamaktan korkuyor kim bilir! Sonuç olarak hem TFF, hem kulüpler ki başta Fenerbahçe ve Galatasaray olmak üzere futbolun çanına ot tıkamaya devam ediyorlar. Bindikleri dalı kesiyorlar. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç bu eylemleriyle birlikte futbolda hiç olmayan ama hep hayal eden barışa en küçük bir hizmet etmiyor ve savaş tamtamları çalıyor. Neden? Bir yandan TFF’ye gözdağı verip, şampiyonluk yolundaki engelleri tek tek temizlemeleri ve önümüzdeki süreçte yapılacak olan Fenerbahçe kongresinde adaylığını çok güçlü bir şekilde açıklayan Saadettin Saran’a karşı, taraftarı ve üyeleri konsolide etmenin planlarının bir parçası olarak yaşananları kullanıyor.
Derdi ne futbolun girdiği kaostan kurtulması, ne de Fenerbahçe… Tek derdi, Fenerbahçe aracılığıyla egosunu biraz daha şişirmek için başkanlık koltuğunda kalmak…
Gördüğüm gerçek bu…
***
FANATİK UĞUR DÜNDAR’DAN İLGİNÇ YORUM!
Gazeteci ve televizyoncu olmasına rağmen Fenerbahçe kulübünün fanatik taraftarı kimliğiyle hem kulüp yönetimine giren şimdi de Divan başkanı olarak görev yapan Uğur Dündar, Şanlıurfada oynanamayan Süper Kupa finalinden sonra bir açıklama yapmış ve; "Tüm futbolseverlerin gönlünde taht kurmuş "Taçsız Kral" Metin Oktay yaşıyor ve dün gece kaptanlık yapıyor olsaydı, ilk dakikada ayağına gelen o topu kaleye göndermek yerine, auta atardı! Ayrıca takım arkadaşlarının sanki zorlu bir maçtan sonra kupayı almışlar gibi çocuksu sevinç gösterileri yapmalarını engeller, olgunlukla kabul ederdi. Çünkü Fenerbahçelilerin o eylemi sadece kendi kulüpleri için değil, TFF'nin adaletsizliğine karşı bütün kulüpler için yaptıkları bir eylem olduğunu bilirdi. Eeee insan durduk yere "Taçsız Kral" olarak anılmıyor! Mekânı cennet olsun” demiş…
***
TRABZONSPOR TARAFTARINI NİYE TAHRİK ETTİNİZ?
Ne güzel değil mi? Galatasaray ile bir Süper Kupa maçı oynayacaksınız. Ama sözde TFF’nin kararlarını protesto etmek için karşılaşmaya U19 takımıyla çıkıp, 2’nci dakikada takımı sahadan çekeceksiniz, sonra da rakibinizden saygı bekleyeceksiniz. Şunu ifade edeyim ki rakibe ve futbola saygı konusunda Galatasaray camiası da Fenerbahçe’yi aratmaz ama bu ara konumuz Sarı-Lacivertliler oluyor ne yazık ki… Neyse, bunları söyleyen Uğur Dündar’a da biz, “Haftalarca gerilim yaratılan Trabzonspor-Fenerbahçe maçında kulübün başkanı da, divan kurulu başkanı da, teknik direktörü de fair-play’a zerre önem verseydi ve sahada kaptan olarak Lefter Küçükandonyadis olsaydı, “Bakın burada durum gergin, belli ki bir takım gizli güçler maçı provoke etmeye çalışıyor. Sakın tribünleri tahrik etmeyin. Sakın sevincinizi abartmayın ve futbolun ruhunu çirkinleştirmeyin” derlerdi ve maç sonunda kimse sahaya girme ihtiyacı bile hissetmezdi. Ama bu kulübün tüm yöneticileri ve kurumlarıyla birlikte öylesine çürümüş ki, o gerilime rağmen, yalandan yere tribünlere doğru gidip, abartılı sevinç gösterisi yaparken, kimi de olta hareketi yapma utanmazlığını gösterdi.
Ne dersiniz Uğur Dündar?
Başkalarına gönderme yapacağına, sizin takımın yaptığı rezilliklere neden hiç vurgu yapmıyorsunuz?
Holigan yapınız buna izin vermiyor değil mi?
Yazıklar olsun sizin gazeteciliğinize de, televizyonculuğunuza da, yönetici kimliğinize de!...
****
GENÇ, ÖNCE TANIYACAK SONRA KARAR VERECEK
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, mazabatayı alır almaz işbaşı yaptı. Önce daire başkanları ile toplu bir toplantı gerçekleştirdi. Onlara değişin yapacağının mesajını vardi. Sonra atynı başkanlar ile gruplar halinde toplantı sürecini başlattı. Son olarakta bireysel görüşmelere başlayacak olan Genç, kimlerle çalışıp çalışmayacağına karar verecek. Genç’in Ortahisar’dan gelen ekibini arka planda tuttuğu, daire başkanları ile ilgili tasarrufunun ardından kendi ekibini göreve başlatacak. Genç, siyaseten değil, liyakate dayalı olarak ekip kurmak istiyor. Bu yüzden tecrübeli ve faydalı olacağını düşündüğü daire başkanları ile göreve devam edeceği ifade ediliyor.
***
ZORLUOĞLU’NUN GENÇ’TEN TALEBİ
Murat Zorluoğlu’nun görevi devrettiği Ahmet Metin Genç’e birkaç isim hakkında görevlerinde kalması konusunda referans olduğu ifade edildi. Bir elin parmağını geçmeyecek olan bu isimlerin ya görevlerinde kalması ya da belediyede uygun yerlere yerleştirilmeleri konusunda ricacı olduğu konuşuluyor. Genç’in de Zorluoğlu’nun bu isteğine olumlu yanıt verdiği belirtildi.