Trabzonspor özellikle takipçilerinin hemen hemen hepsinin yenildiği ya da berabere kaldığı haftada çok eksik bir kadroyla da olsa çıktığı Galatasaray maçında bir zafer hayali kuruyordu.
Bu karşılaşmadan çıkacak bir galibiyet, Pepe, Onuachu, Trezeguet, Bakasetas, Abdulkadir, Umut Bozok, Stefano Denswil, Mislav Orsic gibi önemli oyuncularının bulunmamasına rağmen özgüven açısından büyük önem taşıyordu. Eğer bu maç kazanılırsa ligin bitmesine çok uzun bir süre kaldığı için zirve yarışı için “acaba” şeklinde bir soruyu kafalara yerleştirebilirdi. Ancak beraberlik ya da yenilgi de dünyanın sonu değildi. En azından Trabzonspor’un takipçilerinin kaybetmesinden dolayı, üçüncülük koltuğundan inmesi söz konusu olmayacaktı.
Fenerbahçe’nin kendi sahasında Samsunspor’a puan kaptırmasından dolayı Galatasaray bu maça kuşkusuz daha iştahlı ve mutlak kazanma amacıyla başlayacak, sonuca erken gitme arzusunu tetikleyecekti. Sarı-kırmızılılarda sakatlıktan dönen önemli silahlarının kulübede yer alması, hamle açısından Okan Buruk’un elini rahatlatan etkendi. Ama aynı durum Abdullah Avcı için geçerli değildi. Çünkü takımın en etkili isimleri yoktu, kenarda da skoru değiştirebilecek oyuncu neredeyse hiç yoktu.
GOLDEN ÖNCE VE GOLDEN SONRA!...
Abdullah Avcı, savunmanın sağında Mehmet Can Aydın’ı değil, Hüseyin Türkmen’i tercih ederken, amacı sanırım zaman zaman üçlü savunmaya dönmekti de… Maçın başlamasıyla birlikte Galatasaray bir an önce sonuca gitmek için panik havasıyla saldırmaya çalıştı ama bu girişimlerde çok pas hatası yaptı. Trabzonspor ise müthiş hırslı, istekli başladı oyuna… Sağlı sollu rakip savunmayı zorladı. Fakat yapılan ortalar, ya da kazanılan kornerler çok büyük tehlike yaratmadan Sarı-Kırmızılı savunma tarafından savuşturuldu.
Bordo-Mavili oyuncular rakibin pas bağlantılarını çok iyi kapattı, bu oyun biçimiyle birlikte umut verdi. Mendy’nin çok iyi bir başlangıç yapması da dikkat çekiciydi. Konuk ekip, Trabzonspor’un ağır savunma oyuncularını dikkate alarak uzun ve ters toplarla atak geliştirdi.
Savunma arkasına atılan toplar da tehlike yarattı. Bunlardan birinde de Eren’in arkasına sarkan Barış Alper, aut çizgisine inip, altı pasa topu çıkardı, Zaha da yarım vole ile fileleri havalandırdı. Bu pozisyonda gözler Bordo-Mavili takımın stoperlerini aradı ama yoktular…
Golden sonra Trabzonspor’un gardının düştüğü ve bir moral bozukluğuna uğradığı dikkat çekiciydi. Buna karşın konuk ekip güven kazandı ve sahada topla daha rahat oynadıkları görüntüsü verdi. Galatasaray özellikle Trabzonspor’un solunu kullanırken buradan hem Sacha Boye, hem de Barış Alper Yılmaz ile tehlikeli oldu. Bordo-Mavili ekip, ilk yarının son bölümlerine kadar rakip kalede tehlike yaratabilecek atak geliştiremedi. Enis Destan Abdulkerim Bardakçı’nın markajında kayboldu, Fountas ve Visca kanatları istenilen gibi kullanamadı.
Bardhi de her zamanki gibi oyunu yönlendirme noktasında çok yetersiz bir görüntü verdi. Bu oyuncu ilk yarıdaki tek olumlu hareketi 39’ncu dakikada yaptı ama onun savunmanın arkasına attığı topa Fountas dokunamadı, Muslera tehlikeli uzaklaştırdı. Sanırım Trabzonspor’un ilk yarıdaki en tehlikeli pozisyonu da bu oldu.
İKİNCİ YARIDA TRABZONSPOR SAHADA YOKTU!
Abdullah Avcı, ikinci yarı başlarken, Mehmet Can Aydın’ı oyuna alırken, Rayyan Baniya’yı kenara aldı, Hüseyin Türkmen’i de savunmanın ortasına çekti. Böylece arkadan oyunu daha iyi başlatmak ve çabuk bir oyuncuyla birlikte rakibin arkaya sarkmalarını engelleme amacında olduğunu gösterdi. Hüseyin savunmanın ortasında tehlikeleri savuşturmak için elinden geleni yaptı, iki de önemli atakta yerinde müdahalelerle kalenin tehlike yaşamasını engelledi ancak sonrasında yenilen iki golde hiçbir şey yapamadı.
Sol bek Eren Elmalı, Barış Alper karşısında çok zor durumlara düştü. Bu oyuncunun geliştirdiği ataklar Trabzonspor kalesinde tehlikelere sebep oldu ama bazen direk, bazen kötü vuruşlar ikinci golü engelledi .Bordo-Mavililer bekleriyle de, önde oynayan oyuncularıyla da kanatları kullanamadı. Orta alanda bir türlü pas bağlantılarını yapamadı. Bunun sonucu olarak da rakip kaleye inmekte çok zorlandı.
Galatasaray’ın çok üstün oynadığı bölümlerde, Kerem Demirbay orta sahadan çok rahat çıktı ve Zaha’ya ikinci golü attırınca da artık maçın kaderi netleşmiş oldu. Abdullah Avcı ikinci golden sonra tüm riskleri aldı ve 63’ncü dakikada Bakasetas’ı sahaya sürerken Benkovic’i oyundan aldı, Mendy’i savunmada Hüseyin’in yanına yerleştirdi.
Ancak Bakasetas, daha bir dakika bile olmadan topu rakibe kaptırınca Zaha’nın pasıyla Kaan Ayhan üçüncü golü attı ve artık sonucu da geriye dönüşü olmayan bir farka skoru taşımış oldu. Enis Destan’ın golüyle acaba fark azalır mı düşüncesi yaşanırken, Visca’nın kaptırdığı topla son buluşan Kerem Aktürkoğlu’nun nefis golü tüm umutları yerle bir etti. Aynı oyuncu uzatmalarda da skoru tayin eden golü kaydetti.
Bir takım kuşkusuz yenilebilir, eksikleri nedeniyle zorluklar yaşayabilir ama direnmeyi bilmeli, böylesine ezilmemeli… Bordo-Mavili takım onca seyirci desteğine, kendi saha avantajına rağmen neredeyse rakip kalede bir tek dişe dokunur pozisyon üretemedi. Yediği golden çok daha fazlasını ise kendi kalesinde tehlike olarak yaşadı. Bunun affedilir yanı yok, olamaz da… Attığı gol de bir organize atağın sonucu değil, kornerden kazanıldı.
Maçın hakemi ise genellikle takdir haklarını Galatasaray’dan yana kullanması dışında, zaten maçta kritik pozisyon olmadığı için pek fazla hata yaptığına dönük bir görüntü vermedi.
Aykırı Ses
Yayınlanma: 21 Ocak 2024 - 21:05
DİRENEMEZSEN EZİLİRSİN!
Aykırı Ses
21 Ocak 2024 - 21:05