Trabzonspor için bu sezonki en önemli hedef olarak Ziraat Türkiye Kupasını kazanmayı koyması çok doğaldır ve bu kupayı önemsemesi gerektiği gerçeği var. Çünkü Kupanın kazanılması halinde gelecek sezon UEFA Avrupa Ligine Play-Off’tan başlama şansını yakalayacak. Oysa lig üçüncüsü olanak Avrupa’ya ikinci ön elemeden başlayıp, tam 3 tur geçtikten sonra grup aşamasına gelebilecek. Bu sezonun çok erken açılması ve belki de gelecek sezon ligin kaybedilmesi anlamına gelecektir. Ayrıca kupa şampiyonluğunun kulübe ortalama 5 milyon Euro gibi bir gelir girmesi anlamına geliyor. Oysa Lig üçüncülüğünden ancak 9 milyon lira ekstra kazanılacak. Bunun için Kupanın kazanılması için sahadaki tüm futbolcuların çok iyi konsantre olması şarttı. Oyunculara bunun anlatılması, onların da bunu çok iyi içselleştirmesi şarttır.
İlk maçın 10 kişi ile 3-2 kazanılması büyük avantaj sayılmalı… Ancak yine de tek farklı bir yenilgide uzatmaların olacağı ve şartlara göre sonucu penaltıların belirleyeceği riski de göz ardı edilmemeli… Bunu düşünen Teknik Direktör Abdullah Avcı Mahhoud Trezeguet’in sakatlığına rağmen sol kanatta Fountas’ı tercih etmesi, orta sahada Berat Özdemir ile birlikte Umut Güneş’i oynatması ve Nicolas Pepe’yi kulübeye çekmesi en azından maç öncesinde doğru tercih gibi duruyordu. Çünkü takımın orta alanda daha mücadeleci bir oyuncu grubuyla oynaması şarttı. Bu bağlamda fizik gücü çok zayıf gözüken ve son haftalarda kötü performans gösteren Pepe’nin altın makas yemesi doğaldı. Savunmanın göbeğine yeniden Batista Mendy’in çekilmesi ve Stefano Denswil ile oynatılması da doğru tercih kabul edilmeliydi. İLK YARIDA ORGANİZE TEK BİR ATAK OLMAZ MI? İki takım da önde baskıyla oyuna başladılar. Belli ki amaç rakibi hataya zorlamak ve kazanılan toplarla pozisyon bulmak, gol atmaktı. Bordo-Mavililerin ilk maçta skor üstünlüğü olmasına rağmen oyunu kendi alanında kabul ederek, rakibin atak üstünlüğü elde etmesine zemin hazırlamama gibi bir anlayışı söz konusuydu. Hatta Trabzonspor önde baskıyla birlikte rakibi kendi alanına mahkum etmek, kanat ortalarıyla Onuachu’yu pozisyona sokma çabası gösterdi fakat ilk dakikalarda hızlı hücumlarda pozisyon bulan takım Karagümrük’tü… Maçın 10’ncu dakikasından sonra oyun kör dövüşüne dönüştü, sık sık faul düdükleri, sakatlanıp yerlerde yatmalarla birlikte kupa yarı final rövanş havasının çok uzağında bir görüntüye büründü. Edin Visca o kadar pas hatası yaptı ki birçok atağı başlamadan bitirdi. Bu ismin yanında Fountas sol kanatta beklentilerin altındaydı. Orta sahada atak yönlendirme konusunda sınıfta kalınca Onuachu da neredeyse topla hiç buluşamadı ve silik görüntü verdi. Kuşkusuz Trabzonspor için amaç turu geçmekti. Bu bağlamda berabere kalması da bunu sağlayacak skordu. Bu nedenle belli oranda hücumda çok etkili olmasını beklemek gerçekçi olmazdı ama bir takım 45 dakika boyunca bir tek organize atak geliştirip, bir tek ciddi pozisyon bulamaz mı? Ne yazık ki Bordo-Mavili ekip ilk yarıda hücum organizasyonları açısından Samsunspor maçını aratmayan bir görüntü verdi ve bu da doğal olarak tedirginliğe neden oldu. Bu kötü hücum futbolu meydana gelirken, Fatih Karagümrük’ün sahadaki 11’in en az yarısının yedeklerden oluştuğunu ve Tolunay Kafkas’ın büyük rotasyonla takımı oynattığının da altını çizmekte yarar var…Rakibin bir tek Eysseric ile geliştirdiği ataklarda bile zaman zaman orta alan ya da sağ kanadın zorlandığını gözlemlediğimizi de söylemeden geçmeyelim… EDİN VİSCA MUHTEŞEM OYNADI FARK GELDİ İkinci yarının hemen başında Edin Visca’nın geliştirdiği atakta kale sahasında Paul Onuachu topa dokunabilse belki de maç bitmiş, tur için dakikalar sayılmaya başlanmıştı. Ancak Nijeryalı futbolcu topa dokunamayınca bu gerilimli dakikalar devam etti. Bir dakika sonra bu kez Edin Visca, Fountas’ın ortasına iyi vuramadı ama görülen o ki ikinci yarıya Bordo-Mavili ekip bir gol atıp rahatlama amacıyla çıkmıştı. Bu noktada özellikle Edin Visca’nın ilk yarının aksine etkili oyunu önemli katkı yaptığını söylemekte yarar var. İşte ikinci yarıda erken gol atma isteği sonucunu 54’ncü dakikada dev golcüsü Onuachu ile öne geçti ama bunda büyük pay kuşkusuz Thomas Meunier’in arka direğe enfes ortasının rolü büyüktü. Golün ardından Tolunay Kafkas Emre Bor ve Can Keleş gibi iki güçlü oyuncusunu sahaya sürmesi, niyetini ortaya koymuştu ama bu aynı zamanda savunma güvenliği açısından ev sahibi için riskti. Bu arada Onuachu’nun sakatlanması ve oyundan çıkıp yerine Umut Bozok’un girmesi de Bordo-Mavililer için şansızlık olarak nitelendirilebilirdi. Karagümrük Teknik Direktörü Tolunay Kafkas kritik bir hamle ile Marcao ile Kourbelis’i sahaya sürdüğü dakikanın hemen ardından Edin Visca ile gelişen Trabzonspor atağında kalabalık arasında golü atan Fountas olurken, bu finalin müjdesi gibiydi. İlk yarıda neredeyse pozisyon üretemeyen Bordo-Mavililerin ikinci yarıdaki coşkusunda Edin Visca’nın rolü büyüktü. Üçüncü gol de bu ismin kullandığı köşe atışında Fountas’ın vuruşunun Can Keleş’in eline çarpmasıyla kazanıldı. Umut Bozok atışı kullanırken her halde bu oyuncuyu motive etmeydi amaç… Umut da penaltıyı gole çevirdi ve uzun suskunluğunu sona erdirirken, bu gol turun üzerindeki çilek görevi gördü. Ve yine Edin Visca’nın nefis ortasına Umut Bozok’un enfes volesi ,’Ben daha ölmedim’ niteliğindeydi. Bordo-Mavili ekibin ikinci yarıdaki müthiş hücum aksiyonlarının ve farka gitmesinin en önemli nedeni adeta büyük bir patlama yapan Edin Visca’nın bitmek bilmeyen enerjisinin, final paslarını ya da ortalarını doğru yapmasıydı. 34 yaşındaki bu yaşlı Kurt’un tüm futbolculara örnek olması gerekir sanırım…. Maçın genç hakemi Cihan Aydın ise 90 dakika boyunca kusursuz bir yönetim gösterdi. Kutluyoruz…
İlk maçın 10 kişi ile 3-2 kazanılması büyük avantaj sayılmalı… Ancak yine de tek farklı bir yenilgide uzatmaların olacağı ve şartlara göre sonucu penaltıların belirleyeceği riski de göz ardı edilmemeli… Bunu düşünen Teknik Direktör Abdullah Avcı Mahhoud Trezeguet’in sakatlığına rağmen sol kanatta Fountas’ı tercih etmesi, orta sahada Berat Özdemir ile birlikte Umut Güneş’i oynatması ve Nicolas Pepe’yi kulübeye çekmesi en azından maç öncesinde doğru tercih gibi duruyordu. Çünkü takımın orta alanda daha mücadeleci bir oyuncu grubuyla oynaması şarttı. Bu bağlamda fizik gücü çok zayıf gözüken ve son haftalarda kötü performans gösteren Pepe’nin altın makas yemesi doğaldı. Savunmanın göbeğine yeniden Batista Mendy’in çekilmesi ve Stefano Denswil ile oynatılması da doğru tercih kabul edilmeliydi. İLK YARIDA ORGANİZE TEK BİR ATAK OLMAZ MI? İki takım da önde baskıyla oyuna başladılar. Belli ki amaç rakibi hataya zorlamak ve kazanılan toplarla pozisyon bulmak, gol atmaktı. Bordo-Mavililerin ilk maçta skor üstünlüğü olmasına rağmen oyunu kendi alanında kabul ederek, rakibin atak üstünlüğü elde etmesine zemin hazırlamama gibi bir anlayışı söz konusuydu. Hatta Trabzonspor önde baskıyla birlikte rakibi kendi alanına mahkum etmek, kanat ortalarıyla Onuachu’yu pozisyona sokma çabası gösterdi fakat ilk dakikalarda hızlı hücumlarda pozisyon bulan takım Karagümrük’tü… Maçın 10’ncu dakikasından sonra oyun kör dövüşüne dönüştü, sık sık faul düdükleri, sakatlanıp yerlerde yatmalarla birlikte kupa yarı final rövanş havasının çok uzağında bir görüntüye büründü. Edin Visca o kadar pas hatası yaptı ki birçok atağı başlamadan bitirdi. Bu ismin yanında Fountas sol kanatta beklentilerin altındaydı. Orta sahada atak yönlendirme konusunda sınıfta kalınca Onuachu da neredeyse topla hiç buluşamadı ve silik görüntü verdi. Kuşkusuz Trabzonspor için amaç turu geçmekti. Bu bağlamda berabere kalması da bunu sağlayacak skordu. Bu nedenle belli oranda hücumda çok etkili olmasını beklemek gerçekçi olmazdı ama bir takım 45 dakika boyunca bir tek organize atak geliştirip, bir tek ciddi pozisyon bulamaz mı? Ne yazık ki Bordo-Mavili ekip ilk yarıda hücum organizasyonları açısından Samsunspor maçını aratmayan bir görüntü verdi ve bu da doğal olarak tedirginliğe neden oldu. Bu kötü hücum futbolu meydana gelirken, Fatih Karagümrük’ün sahadaki 11’in en az yarısının yedeklerden oluştuğunu ve Tolunay Kafkas’ın büyük rotasyonla takımı oynattığının da altını çizmekte yarar var…Rakibin bir tek Eysseric ile geliştirdiği ataklarda bile zaman zaman orta alan ya da sağ kanadın zorlandığını gözlemlediğimizi de söylemeden geçmeyelim… EDİN VİSCA MUHTEŞEM OYNADI FARK GELDİ İkinci yarının hemen başında Edin Visca’nın geliştirdiği atakta kale sahasında Paul Onuachu topa dokunabilse belki de maç bitmiş, tur için dakikalar sayılmaya başlanmıştı. Ancak Nijeryalı futbolcu topa dokunamayınca bu gerilimli dakikalar devam etti. Bir dakika sonra bu kez Edin Visca, Fountas’ın ortasına iyi vuramadı ama görülen o ki ikinci yarıya Bordo-Mavili ekip bir gol atıp rahatlama amacıyla çıkmıştı. Bu noktada özellikle Edin Visca’nın ilk yarının aksine etkili oyunu önemli katkı yaptığını söylemekte yarar var. İşte ikinci yarıda erken gol atma isteği sonucunu 54’ncü dakikada dev golcüsü Onuachu ile öne geçti ama bunda büyük pay kuşkusuz Thomas Meunier’in arka direğe enfes ortasının rolü büyüktü. Golün ardından Tolunay Kafkas Emre Bor ve Can Keleş gibi iki güçlü oyuncusunu sahaya sürmesi, niyetini ortaya koymuştu ama bu aynı zamanda savunma güvenliği açısından ev sahibi için riskti. Bu arada Onuachu’nun sakatlanması ve oyundan çıkıp yerine Umut Bozok’un girmesi de Bordo-Mavililer için şansızlık olarak nitelendirilebilirdi. Karagümrük Teknik Direktörü Tolunay Kafkas kritik bir hamle ile Marcao ile Kourbelis’i sahaya sürdüğü dakikanın hemen ardından Edin Visca ile gelişen Trabzonspor atağında kalabalık arasında golü atan Fountas olurken, bu finalin müjdesi gibiydi. İlk yarıda neredeyse pozisyon üretemeyen Bordo-Mavililerin ikinci yarıdaki coşkusunda Edin Visca’nın rolü büyüktü. Üçüncü gol de bu ismin kullandığı köşe atışında Fountas’ın vuruşunun Can Keleş’in eline çarpmasıyla kazanıldı. Umut Bozok atışı kullanırken her halde bu oyuncuyu motive etmeydi amaç… Umut da penaltıyı gole çevirdi ve uzun suskunluğunu sona erdirirken, bu gol turun üzerindeki çilek görevi gördü. Ve yine Edin Visca’nın nefis ortasına Umut Bozok’un enfes volesi ,’Ben daha ölmedim’ niteliğindeydi. Bordo-Mavili ekibin ikinci yarıdaki müthiş hücum aksiyonlarının ve farka gitmesinin en önemli nedeni adeta büyük bir patlama yapan Edin Visca’nın bitmek bilmeyen enerjisinin, final paslarını ya da ortalarını doğru yapmasıydı. 34 yaşındaki bu yaşlı Kurt’un tüm futbolculara örnek olması gerekir sanırım…. Maçın genç hakemi Cihan Aydın ise 90 dakika boyunca kusursuz bir yönetim gösterdi. Kutluyoruz…