Bir kulübün başkanı tarafından ilk kez saha ortasında hakem dövülmesiyle birlikte kaos ortamına giren Türk futbolu, TFF’nin, kulüplerin, hakemlerin erken U dönüşü yapmasıyla kısa sürelik bir aranın ardından yeniden start alma noktasına gelirken, ligde şu ana kadar beklentilerini gerçekleştiremeyen Trabzonspor, geçtiğimiz hafta Gaziantep FK maçında özellikle son 60 dakikadaki başarılı futboluyla rahat bir galibiyet almanın lezzetli bir meyve haline gelebilmesi için aynı başarıyı tekrarlamak amacıyla İstanbulspor maçına çıktı. Teknik Direktör Abdullah Avcı, takımda asıl yeri stoper olan 3 futbolcu olmasına rağmen, ön libero Batista Mendy’yi yine savunmanın ortasında oynatma tercihinde ısrar edeceğini bu akşam kadrolar açıklandığında gösterdi. Kuşkusuz başarılı bir futbol oynayan ve net bir galibiyet alan bir önceki haftanın kadrosunun bozulması düşünülemezdi ama yine de stoper bölgesinin oyuncularının iyice değersizliğe mahkum edilmemesi noktasında da daha duyarlı bir yol izlenebilir diye düşünüyorum.
Maça gelince!...
Maç başladığında Trabzonspor özgüveni üst seviyede bir görüntü verirken, savunmasını bile orta çizgide kurdu. İstanbulspor ise tümüyle savunmada kalmayı tercih ederken, Bordo-Mavili kaleyi zorlama düşüncesi bile olmadığını gösterir gibiydi. Yani ilk dakikalara bakıldığında iki takım arasında ağır siklet-tüy siklet farkı var gibi gözüktü. Trabzonspor çok acele etmeden, sabırla top çevirip, rakip ceza alanına inmek, kanatlardan Trezeguet ve Visca’yla topları buluşturup, onların altı pasa ortalayacağı toplarla gol arayacak görüntü verdi. Fakat Trezeguet oyunun başlarında etkiliydi. Bir iki önemli atak da onunla gerçekleşti. Buna karşılık Edin Visca, sanki Gaziantep FK maçında kalmıştı. Sahada değil gibiydi. O maçtaki performansının gölgesini bile gösteremedi. Yine de Trabzonspor 11’nci dakikada attığı gole kadar rakibine göre fersah fersah öndeydi. Trezeguet’in ayağından gelen golden sonra roller değişti. İYİ TEK BİR İSİM BİLE YOK GİBİYDİ Ligin dibine demir atmış olan ve gol yollarında çok kötü istatistiğe sahip olan İstanbulspor karşısında, Trabzonspor’un farka gitmesi beklenirken, bir anda geriye çekilme ihtiyacı hissetti. İstanbulspor’un üzerine gelmesine, rahat pas yapmasına izin verdi. Savunmanın hemen önündeki Berat Özdemir anlaşılmaz ve çok basit top kayıpları yaptı. Eğer evsahibi ekibin oyuncuları biraz dikkatli, biraz becerikli olsaydı çok daha fazla gol atabilirlerdi. Orta sahada sadece Berat değil, Bakasetas da hiç gününde değildi. Gezinip durdu. Abdulkadir çalışkandı ama ancak yana, geriye veya bir adım önündeki oyuncuya pas atmakla yetindi. Bu alanda İstanbulspor iyi top yaptı. Daha doğrusu Trabzonspor orta sahası buna izin verdi. Onuachu hiç etkili değildi. Aldığı hiçbir topu iyi kullanmadı, kalabalık savunma arasında kayboldu. Bekler Eren ve Larsen’i izlerken, aklıma Fenerbahçe ve Galatasaray’ın bekleri geliyor ve gerçekten hüzünlenmeden yapamıyorum. Öyle ki İstanbulspor her iki kanattan ne zaman geldiyse bu iki futbolcu bir kez bile onlara zorluk çıkarmadılar.
İstanbulspor hücum oyuncularının yetenekleri biraz üst seviyede olsaydı, şu anda başka şeyler konuşuyor olurduk. Ancak bu ekibin futbolcuları final paslarında ya da son vuruşlarda çok beceriksizdi. Buna rağmen Larsen gibi sözde tecrübe abidesi bir futbolcunun yaptığı bariz ve affedilmez hatayla ev sahibi ekibin Muammer aracılığıyla beraberlik golüyle sonuçlandı. Golden sonra da etkili olan İstanbulspor’du ama beceri eksikliği bu yarının eşitlikle sona ermesine neden oldu. YAZIK EDİYORLAR BU GÜZEL OYUNA İkinci yarı yine ilk yarının kopyası gibi başladı. Trabzonspor baskı kurmaya çalışıyor, topla daha fazla oynuyor, oyunu rakip alana yıkma çabası gösteriyordu ki bunu da başardığını söyleyebiliriz. Fakat bu baskı pozisyon üretmeye izin vermedi. İstanbulspor çok kalabalık savunma yaptı ve bunda da başarılı oldu. Bordo-Mavili ekibin tek net pozisyonu 68’nci dakikada gelişti ve Edin Visca’nın ortasına arka direkte Onuachu iyi yükseldi ve kendisine yakışan kafa vuruşunu yaptı ve fileleri havalandırdı. Ancak bu pozisyonun başında Trabzonspor ceza sahasında Lojhaj’ın Mendy tarafından faulle durdurulduğu gerekçesiyle penaltı kararı verilmesi yönünde İstanbulspor futbolcuları yoğun itirazda bulundu. Ancak VAR pozisyonu uzun süre inceledi ve pozisyonun temiz olduğu kararını verdi. Tam santra yapılırken, bir anda İstanbulsporlu futbolcularının kenara doğru yöneldiğini fark ettik.
Sonra maçı anlatan spiker İstanbulspor başkanı Ecmel Faik Sarialioğlu’nun futbolcularına sahayı terk etmelerini söylediğini aktardı. Ardından başkanın saha kenarında futbolcularına ve teknik kadroya talimatlar verdiğini gördük. Futbolcular maça devam etmek için yalvar yakar oldular, devreye Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan da girdi ama sonuç değişmedi. Sarialioğlu, kararlıydı ve takımı sahadan çekti. Bu sanırım Süper Lig tarihinde çok nadir rastlanan bir olaydır. Acı verici, anlamsız, tutarsız, mesnetsiz. Bir başkan, futbolcularının 90 dakika sahada savaşmasını, güzel oyun futbolu daha da güzelleştirmeleri için çaba harcar, futbolu durdurmak, insanları bu güzel oyundan soğutmak için çabalamaz, çırpınmaz. Geçtiğimiz hafta bir hakem sahanın ortasında bir kulüp başkanı tarafından yumruklanıyor. Bu kez de bir başkan takımını sahadan çekme ilkelliğini sergiliyor. Ne diyebiliriz ki…
Eğer her hakem hatasında takımlar sahadan çekilecek olsa, dünyada bir tek maç tamamlanamaz. Böyle bir çiylik, böyle bir futbol düşmanlığı olabilir mi?
Ne yazık ki ülkemizde futbol insanlar tarafından sevilmesi gereken bir oyun değil, her kesim tarafından kullanılmaya çalışılan bir meta haline getirildiği için artık sahada da saha dışında da her türlü çirkinliğe tanıklık etmek sürpriz karşılanmayacaktır.
Sebep olanlara lanet olsun!
Maça gelince!...
Maç başladığında Trabzonspor özgüveni üst seviyede bir görüntü verirken, savunmasını bile orta çizgide kurdu. İstanbulspor ise tümüyle savunmada kalmayı tercih ederken, Bordo-Mavili kaleyi zorlama düşüncesi bile olmadığını gösterir gibiydi. Yani ilk dakikalara bakıldığında iki takım arasında ağır siklet-tüy siklet farkı var gibi gözüktü. Trabzonspor çok acele etmeden, sabırla top çevirip, rakip ceza alanına inmek, kanatlardan Trezeguet ve Visca’yla topları buluşturup, onların altı pasa ortalayacağı toplarla gol arayacak görüntü verdi. Fakat Trezeguet oyunun başlarında etkiliydi. Bir iki önemli atak da onunla gerçekleşti. Buna karşılık Edin Visca, sanki Gaziantep FK maçında kalmıştı. Sahada değil gibiydi. O maçtaki performansının gölgesini bile gösteremedi. Yine de Trabzonspor 11’nci dakikada attığı gole kadar rakibine göre fersah fersah öndeydi. Trezeguet’in ayağından gelen golden sonra roller değişti. İYİ TEK BİR İSİM BİLE YOK GİBİYDİ Ligin dibine demir atmış olan ve gol yollarında çok kötü istatistiğe sahip olan İstanbulspor karşısında, Trabzonspor’un farka gitmesi beklenirken, bir anda geriye çekilme ihtiyacı hissetti. İstanbulspor’un üzerine gelmesine, rahat pas yapmasına izin verdi. Savunmanın hemen önündeki Berat Özdemir anlaşılmaz ve çok basit top kayıpları yaptı. Eğer evsahibi ekibin oyuncuları biraz dikkatli, biraz becerikli olsaydı çok daha fazla gol atabilirlerdi. Orta sahada sadece Berat değil, Bakasetas da hiç gününde değildi. Gezinip durdu. Abdulkadir çalışkandı ama ancak yana, geriye veya bir adım önündeki oyuncuya pas atmakla yetindi. Bu alanda İstanbulspor iyi top yaptı. Daha doğrusu Trabzonspor orta sahası buna izin verdi. Onuachu hiç etkili değildi. Aldığı hiçbir topu iyi kullanmadı, kalabalık savunma arasında kayboldu. Bekler Eren ve Larsen’i izlerken, aklıma Fenerbahçe ve Galatasaray’ın bekleri geliyor ve gerçekten hüzünlenmeden yapamıyorum. Öyle ki İstanbulspor her iki kanattan ne zaman geldiyse bu iki futbolcu bir kez bile onlara zorluk çıkarmadılar.
İstanbulspor hücum oyuncularının yetenekleri biraz üst seviyede olsaydı, şu anda başka şeyler konuşuyor olurduk. Ancak bu ekibin futbolcuları final paslarında ya da son vuruşlarda çok beceriksizdi. Buna rağmen Larsen gibi sözde tecrübe abidesi bir futbolcunun yaptığı bariz ve affedilmez hatayla ev sahibi ekibin Muammer aracılığıyla beraberlik golüyle sonuçlandı. Golden sonra da etkili olan İstanbulspor’du ama beceri eksikliği bu yarının eşitlikle sona ermesine neden oldu. YAZIK EDİYORLAR BU GÜZEL OYUNA İkinci yarı yine ilk yarının kopyası gibi başladı. Trabzonspor baskı kurmaya çalışıyor, topla daha fazla oynuyor, oyunu rakip alana yıkma çabası gösteriyordu ki bunu da başardığını söyleyebiliriz. Fakat bu baskı pozisyon üretmeye izin vermedi. İstanbulspor çok kalabalık savunma yaptı ve bunda da başarılı oldu. Bordo-Mavili ekibin tek net pozisyonu 68’nci dakikada gelişti ve Edin Visca’nın ortasına arka direkte Onuachu iyi yükseldi ve kendisine yakışan kafa vuruşunu yaptı ve fileleri havalandırdı. Ancak bu pozisyonun başında Trabzonspor ceza sahasında Lojhaj’ın Mendy tarafından faulle durdurulduğu gerekçesiyle penaltı kararı verilmesi yönünde İstanbulspor futbolcuları yoğun itirazda bulundu. Ancak VAR pozisyonu uzun süre inceledi ve pozisyonun temiz olduğu kararını verdi. Tam santra yapılırken, bir anda İstanbulsporlu futbolcularının kenara doğru yöneldiğini fark ettik.
Sonra maçı anlatan spiker İstanbulspor başkanı Ecmel Faik Sarialioğlu’nun futbolcularına sahayı terk etmelerini söylediğini aktardı. Ardından başkanın saha kenarında futbolcularına ve teknik kadroya talimatlar verdiğini gördük. Futbolcular maça devam etmek için yalvar yakar oldular, devreye Trabzonspor Başkanı Ertuğrul Doğan da girdi ama sonuç değişmedi. Sarialioğlu, kararlıydı ve takımı sahadan çekti. Bu sanırım Süper Lig tarihinde çok nadir rastlanan bir olaydır. Acı verici, anlamsız, tutarsız, mesnetsiz. Bir başkan, futbolcularının 90 dakika sahada savaşmasını, güzel oyun futbolu daha da güzelleştirmeleri için çaba harcar, futbolu durdurmak, insanları bu güzel oyundan soğutmak için çabalamaz, çırpınmaz. Geçtiğimiz hafta bir hakem sahanın ortasında bir kulüp başkanı tarafından yumruklanıyor. Bu kez de bir başkan takımını sahadan çekme ilkelliğini sergiliyor. Ne diyebiliriz ki…
Eğer her hakem hatasında takımlar sahadan çekilecek olsa, dünyada bir tek maç tamamlanamaz. Böyle bir çiylik, böyle bir futbol düşmanlığı olabilir mi?
Ne yazık ki ülkemizde futbol insanlar tarafından sevilmesi gereken bir oyun değil, her kesim tarafından kullanılmaya çalışılan bir meta haline getirildiği için artık sahada da saha dışında da her türlü çirkinliğe tanıklık etmek sürpriz karşılanmayacaktır.
Sebep olanlara lanet olsun!
Kaleminize kuvvet.Bir maç ancak bu kadar güzel analiz edilebilirdi.
Harika tespitler ve yorumlar Tebrikler