Düne kadar ‘yeter ki şampiyon olalım’ diyerek verilen her türlü sözü kabullenir, sabır gösterirdi Trabzonspor taraftarı.
Ama şampiyonluk yaşandıktan sonra her şey değişti. O gurur, keyfi, neşeyi yaşayan insanlara, ondan büyük bir başarı (Avrupa) veya en az aynı düzeyde (yine şampiyonluk veya Türkiye Kupası gibi) zaferler olmadıkça hiçbir şeyi beğendiremezsiniz zaten.
**
Şampiyonluk sonrası Trabzonspor adına hiçbir şey iyi gitmedi. Kimsede sabır kalmadı! 2021-22 sezonu sonrası her şey kötü gitti. En önemlisi, ondan önce yıllarca sabırla bekleyen taraftar, şimdi her maç sonunda isyan etmeye başladı, “1-0 olsun bizim olsun” demeyi bıraktı, skor gelse bile futbola isyan eder hale geldi.
Bu sezon da tekrarlar yaşandı:
Fazla ama önemli bir kısmı gereksiz - yetersiz transferler, kötü futbol, kötü sonuçlar. Ve kaçınılmaz son; doğru bir teknik adam değişikliği.
(Bir hatırlatma: O gün dediğimiz gibi, böyle bir ortamda iyi ki sevgili Fatih Tekke gelmedi. Yoksa Fırtına’da yaşanan bu acayip fırtınada kötü savrulabilirdi! Çünkü sorun sadece saha içi değil)
Böyle bir ortamda Şenol Güneş, tek doğru adresti.
Fırtına savruluyor, her yer darmadağın, Şenol hoca bu kaosu görüyor ama dimdik ayakta duruyor. Camiayı da ayakta tutuyor bu duruş!
Hafta içindeki toplantıdaki açıklamaları çok değerliydi:
Yönetim-teknik açıdan önceki hataları, eksikleri iyi etüt etmiş ve kimseden çekinmeden açıkladı: Transferdeki yanlışları, fazla ücret verilmesini, futbolculardaki fiziksel eksikleri, oyundaki sorunları anlattı tek tek.
Kendisini de çuvaldızı batırdı çekinmeden, bugüne kadar yaptıklarının yetersiz olduğunu anlattı:
Hiç ego yapmadan.
**
Daha önceki gelişlerinin aksine, bu kez dikkat çekici bir durumu var Şenol Hoca’nın. Önceden ‘sadece teknik adamdı’, şimdi belli ki ‘kendini var eden kulübün neferi’ olarak yola çıkmış. ‘Tek sorumluyum’ diyerek sadece saha içine işaret etmiyor belli ki, yönetimin de birçok ağırlığını üzerine almış. Elini değil, gövdesini koymuş taşın altına.
**
Böyle bir kaos ortamında en çok da samimiyete ihtiyacı var camianın.
Süslü cümlelere herkesin karnı tok, aylardır öyle uyutuldu çünkü.
Düne kadar kötü futbol - kötü sonuçta bile ‘iyi gidiyoruz’ masallarını dinleyince sinirleri bozuluyordu.
Bu kez açık yürekle, bizden birinin açıklamalarını dinledik.
Teşhisi koymuş kurt hoca, tedavisinin nasıl olacağını da anlatıyor.
O kadar net ki; yönetimin transferdeki tutumunu da eleştirdi, en çok ihtiyacı olduğu futbolcuya da mesajını en sertinden gönderdi. Eğer ‘sporcunun ahlaklısı’ ise herkes dersini almıştır, bunu Konyaspor maçında göreceğiz zaten.
Almamışlarsa , “Kimseyi burada tutmayız. İsteyen gider’” diye mesajını verdi zaten Şenol Güneş. Bizce de beğenmeyenin yolu açık olsun. Trabzonspor’un onlarla alacağı zaten bir adım yolu yoktur zira.
**
Son olarak, uzun süredir arşa çıkan bir sorunu çözmesi gerekir Trabzonspor’un: Paralı taraftarlar!
Mesele, “Draguş’a, Visca’ya niye bağırdın vs.” meselesi değil. Kabul ediyoruz, bu doğru değildir, o futbolcular bizim değerimizdir, hata yapar kızarız. Ama bu tür tepkiler takımın tümüne zarar verir, taraftardan çekinen futbolcular özgüvenini kaybeder. Çok yanlıştır ama bunu o anki duygularla belki de kendi çocuğuna kızar gibi samimi duygularla yapmıştır taraftarlar.
Asıl mesele, paralı taraftarların kulübü yönetme çabasıdır. Doğruya doğru diyemeyen, gelen meblağa göre yönetimleri değerlendiren, meblağın yüksekliği miktarınca Trabzonsporlu olanların verdiği zarardır.
İlk örnekteki samimi taraftarlarla konuşur, derdini anlatır, karşılıklı anlaşarak sonuç alırsın.
Paralı taraftarla ise konuşur, derdini anlatırsın, ama sonuç almak için mutlaka IBAN alırsın!
Rahmetli Özkan Sümer’in Başkanlığı döneminde bu konuda attığı net adımlar ve onları kulüpten uzaklaştırması cesaret ve liderlik yeteneğidir. Yeniden yapılmasını umuyoruz!