Her yıl futbol sezonu bitmeden gelecek sezonun transfer dedikoduları başlar. Yığınla oyuncu gündeme gelir. Satıştan pek dem vurulmaz. Çünkü elinizde kalibresi yüksek, üstüne koyarak kendini geliştiren, kapasitesini artırıp level atlayan oyuncu neredeyse yoktur.
Sezon bitince elinizde bir sezon önce aldığınız şisirme, vasatın üzerine çıkamayan oyuncular vardır. Ne Allah'ın hikmetiyse, bu sezon da, çöpe giden çuvalla para ile sonuçlanır transfer BORSASINIZ. Nasıl olsa hesap soran yok.
"ZARAR ettim, bu ZARAR beni iflasa götürür." diye endişelenen yönetici de yok. Taktik, hep aynı, "Yeni sezon çok güçlü bir kadro kuruyoruz." Hedef ŞAMPİYONLUK!
Bu arada borçlar, alıp başını gider. Neyse, onlar bu işleri daha iyi bilirler?
Bugünlerde Trabzonspor'un kalecisi Uğurcan için çeşitli transfer yakıştırması ve dedikodusu yoğun olarak gündemi meşgul ediyor.
Yurtdışı ve yurtiçi için transferin bir numarası bizim kaleci... Yönetim de transfere sıcak bakıyor gibi.
Amaç, gelecek olan parayla bir nebze rahatlamak, transfer işlerini halledebilmek.
Kimse, Trabzonspor'un en değerli oyuncusunun gitmesine itiraz etmiyor, tepki göstermiyor.
Futbolun çok basit ama temel bir kuralı vardır: ATANINLA TUTANIN iyi olacak. Geçen sezon için basit bir değerlendirme yapalım: En kötü ihtimalle Uğurcan beş maç aldı. Bu on beş puan eder. Mevcut puanımızdan on beş puanı düştüğümüzde sıralamadaki yerimizi de siz hesaplayın.
Trabzonspor artık şu "Bizim UŞAKLAR idare etsin!" mantığından kurtulması lazım. İlk on birde bile oynayamayan oyunculara Uğurcan’ın üç katı, beş katı belki de daha fazlasını ödemek. Trabzonlular bizim UŞAK öyle mi?
Gelelim işin realitesine.
Rakiplerinizin yaptığı transferlerle baş etme şansınız yok. Çünkü bütçeniz yetmez. (Birkaç tane takviye yapabilirseniz belki) Ne yapacaksınız? Ayağınızı yorganıza göre uzatacaksınız. Tabii ki şeffaf ve samimi olacaksınız. Kamuoyunu doğru bilgilendireceksiniz. Taraftarlar gruplarını ve dernekleri lav edeceksiniz.
Bugünkü şartlar altında ŞAMPYONLUK'un hayal olduğunu ama elimizde dünyanın dev takımlarına kök söktüren aslan parçası, yarının ŞAMPYON'u gençlerimizin bulunduğunu bilerek hareket edeceksiniz. Yeter ki -onlara- inanalım, güvenelim ve sabır gösterelim.
"Özkan Sümer'in fabrika ayarlarına geri dönüyoruz." diyeceksiniz.
İki sene olmadan beş tane hoca değiştiniz. Artık hoca değiştirme hakkınız ve kontenjanınız kalmadı. Bunları yapmazsanız, geri ne kalır biliyor musunuz? Yedinci, sekizinci hafta OLAĞANÜSTÜ kongreye gitme KARARI...