Trabzonspor iki sezon önce şampiyon oldu. Geçen sezonu ise hayal kırıklığıyla kapattı. Yeni bir sürece girilirken, Başkan Ertuğrul Doğan’ın, Teknik Direktör Nenad Bjelica’yla ortaklaşa transfere doymak bilmeyen politikalarıyla birlikte yeniden iddialı hale gelmek isterken, beklenmedik puan kayıpları, takımın rahat kazandığı maçlarda bile büyük takım havasıyla futbol oynamayan bir ekiple karşılaşmanın şaşkınlığı içine düştük hep birlikte…
Hele hele Kasımpaşa ve Beşiktaş zaferlerinden sonra, 2-0 öne geçtiği Hatayspor maçını 3-2 kaybeden Bordo-Mavili takım, Bjelica yönetiminde bize asla hiçbir maçı rahat izlettirmeyeceğini gösterdi. Neyse ki bu kez rakip ligin yeni ve henüz galibiyetle tanışmamış takımı Pendikspor’du… Yani rahat geçilmesi gerekiyordu.
Ancak Nenad Bjelica yönetimindeki Trabzonspor’un neler yapacağı konusunrda kafamız karışık olduğu için yine de koltuklarımıza yaslanıp, rahat bir maç izleyeceğimize dair tereddütlerimiz vardı. Hele hele, Hatayspor maçından sonra Abdulkadir Ömür’ün kesik yemesi, berbat bir maç çıkaran stoperlerin yerlerini koruması, Bardhi ve Bakasetas’ın dokunulmazlık zırhına büründürülmüş olmaları endişelerimizi daha da artırmaya yetiyordu.
İKİ GOLE RAĞMEN KÜÇÜK TAKIM FUTBOLU
Trabzonspor maça önde baskıyla başladı. Rakip savunmadan çalınacak toplarla ya da arkadan şişirmelerle sonuca gitme çabası içinde olacağını daha ilk dakikalarda göstermeye başladı. Konuk Pendikspor daha çok pas yaparak, akan oyun anlayışını uygulama çabası gösterirken, Bordo-Mavili takımın öndeki baskısını kırmayı başardı. Fakat ancak Trabzonspor yarı alanına kadar gelebildiler.
Genellikle final paslarında çok kötü tercihler yaptıkları için tehlikeli olmaktan uzak bir görüntü sergilediler. Trabzonspor da duran ve uzun toplara güveniyordu. Zaten henüz 2’nci dakikadan çıkılmıştı ki, aslında aut olarak değerlendirilecek pozisyon korner olarak değerlendirilince, Bakasetas’ın kaliteli ortasına çok iyi çıkış yapan son maçların golcü ismi Paul Onuachu golü atmakta zorlanmadı.
Golden sonra Trabzonspor’un topa daha çok sahip olacağı ve kontrollü bir futbolla maçı koparacağı düşüncesi egemendi fakat ne yazık ki bu düşünce gerçekleşmedi. Takım yine birkaç pası bir arada yapmaktan uzaktı. Tek umut, Onuachu’ya atılacak yüksek toplar, ya da Bakasetas’ın uzun paslarıyla Trezeguet’in pozisyona sokulmasıydı. Ama yine bir duran toptan, serbest atıştan Bakasetas ikinci golü atınca derin bir nefes aldık. Golden sonra rakip çok daha etkili gelmeye başladı. Bir pozisyonda Midsjo’nun mutlak gollük vuruşunu Uğurcan çıkardı fakat 36’ncı dakikada Mendy’nin kendine hiç yakışmayan bir şekilde topu kaptırmasıyla birlikte Pendikspor farkı bire düşürdü. Şu bir gerçek ki ilk 45 dakikada kanatlar iyi çalışmadı. Bardhi, Abdulkadir’in pozisyonunda berbattı. Trezeguet dağınıktı. Mendy topla çok buluşmadı ama iyi top kazandı fakat yenilen goldeki hatası affedilir gibi değildi.
İlk yarıdaki futbolu değerlendirmek için Pendikspor’un yüzde 66, Trabzonspor’un ise yüzde 34’te kalması bile her şeyi anlatmaya yetiyor aslında… Bordo-Mavili ekip kazanabilir, fark atabilir ancak büyük takım topu rakibe bırakmaz, sadece uzun ve ters toplarla gol aramaz. Oyununu rakibe kabul ettirir. Acı ki Bjelica büyük takım teknik direktörü profili çizmediği için Karadeniz Fırtınasına küçük takım futbolu oynatma ısrarını sürdürüyor. Sonra takımda coşku yok, savaşçı bir ruh, formayla bütünleşme yok… Bunlar gelecekte çok can alıcı sorunlara sebep olabilir diyerek uyarımızı yapalım.
BU TAKIM HİÇ PAS ÇALIŞMADI MI?
İkinci yarının ilk 5 dakikasında Trabzonspor iki etkili atak geliştirince, “iyi ya, biraz futbol izleyeceğiz” dedik ama yanıldık. Çünkü Trezeguet ve Mendy’nin şutlarından sonuç çıkmayınca, yeniden kalesini korumaya yönelik bir Bordo-Mavili takım izledik. Maçın 52’nci dakikasında Halil Akbunar’ın iki kişiyi geçip, kaleyi bulan ve Uğurcan’dan seken şutu kabul edilebilirdi. Bu pozisyonda Endri Çekici dönen topa hamle yaptı, Uğurcan ayak koydu. Çekici kendisini yerde buldu. Pozisyon VAR’da izlendi ve temiz bulundu ama burada hem savunma oyuncularının, hem de Uğurcan’ın büyük hatası vardı. İyi ki sonuca etki eden bir hataya dönüşmedi. Pendikspor kısıtlı kadrosuna rağmen daha çok topla oynayan, pozisyon kovalayan ama futbolcu kalitesinin düşük olmasının sonucunda ikinci golü bulamadılar. Zaten bu ekip topla daha çok oynarken, ağır paslar yapması, yavaş oynaması Bordo-Mavili takım için avantajdı.
Aslında Nenad Bjelica 2-1’lik galibiyete bakmadan ikinci yarıya değişikliklerle girmesi gerekirdi. Çünkü Enis Bardhi, Trezeguet başta olmak üzere sahada iş göremeyen çok oyuncu vardı. Neyse ki ilk değişiklik Abdulkadir-Visca ile yapıldı ancak Bardhi’nin sahada tutulması kabul edilebilir bir şey değildi. Bu oyuncu hiçbir şey yapmadan halı sahada oynar gibiydi. Zaten takım 10 kişi kalıp da mecburen oyundan çıkarılırken tribünlerin tepkisini de çekti. Bu oyuncunun yetersizliğinin herkes farkına vardı ama bir tek Bjelica tarafından kalitesi(!) fark ediliyor her nasılsa.. Maçın 72’nci dakikasında Mendy kırmızı kart görünce Trabzonspor için kalan dakikaların işkenceye dönmesi kaçınılmazdı. Fransız oyuncu için korkumuzu hafta içinde paylaşmıştık, ilk kırmızısını hemen görerek korkularımızın boş olmadığını ortaya koydu. Neyse ki Pendikspor sanki galip gibi, sürekli geri, yan pas yaparak maçın kalan bölümünde Trabzonspor’a yardım etti.
Gerçi son dakikalarda Uğurcan Çakır mutlak bir golü çıkardı, oyun hareketlendi. Pendikspor saldırdı, Trabzonspor kontralarla gol aradı, hatta son saniyelerde Fountas ile farkı ikiye de çıkarabilirdi ama olmadı. Sonuç olarak kanatları kullanamayan, pas bağlantılarını kuramayan, oyunu rakip alana yıkamayan, topa sahip olmayı beceremeyen Bordo-Mavili takım için tek artı 3 puandı. Ama böyle devam ederse Karadeniz Fırtınasının yerinde yellerin eseceğini anlamak için kahin olmaya gerek yok.
Umarım yanılırız!
Umarım yanılırız!
Bu kadro bunun çok cok üstünde oyun çıkarır. Ben geçen yıl Sivas maçında notunu vermiştim hocanın. Gönderdiler tazminat sıkıntı. Kalırsa takım dağılacak. Trabzonspor yönetimini çok zor bir karar bekliyor. Elliyi devirmiş adam hocalık öğrenemez.