Fenerbahçe mücadelesi, Trabzonspor için hem prestij, hem sezonun son büyük maçı, hem de üçüncülük yarışında rakipleri ile arasındaki puan farkını açma adına kritik bir maçtı.
Konuk ekibin ise özellikle Galatasaray’ın adeta mucizevi bir şekilde Kasımpaşa’yı 4-3 mağlup etmesiyle birlikte kuşkusuz bu ekiple yarış içinde olan Sarı-Lacivertlilerin karşılaşmaya stresli ve panik havasında başlaması söz konusuydu.
Ayrıca Perşembe akşamı Avrupa maçı oynaması da bu ekibin yorulmasına zemin hazırlayabilir. İşte bu önemli karşılaşmaya başlarken Bordo-Mavili takımın iki avantajı bunlardı. Teknik Direktör Abdullah Avcı, zor geçmesi muhtemel bu karşılaşmada Batista Mendy’i asıl bölgesi orta sahaya çekmesi ve orijinal stoper Joaquin Fernandez’e de Stefano Denswil’in yanında yer vermesi doğru karardı.
Abdullah Avcı’nın bu kritik maç öncesi sürprizi ise Enis Destan’ı yeniden 11’de sahaya sürmesi, son haftaların etkili ismi Enis Bardhi’yi kulübeye çekmesi ve Nicolas Pepe’yi de orta sahada forvet arkasında görevlendirmesiydi. Bu hamlenin olumlu sonuç vermesi maçın kazanılması açısından belirleyici olacaktı.
Trabzonspor’da Kaptan Uğurcan Çakır’ın iyileşerek takımdaki yerini almasının yanında yine sakatlık sıkıntısı yaşayan Thomas Meunier’in de oynayacak duruma gelip sahaya sürülmesi de önemli bir artıydı. Bu maç öncesi önemli bir gelişme de geldiği günden itibaren sakat olan ve bir tek resmi maçta bile yer alamayan Hırvat orta saha Mislav Orsic’in ilk kez kadroya alınmasıydı. Kuşkusuz taraftarlar da bu oyuncuyu çok merak ediyordu.
TÜM TAKIM SANKİ AFYON YUTMUŞ GİBİYDİ
Maçın başlamasıyla birlikte tribünlerdeki gök gürültüsünü andıran uğultunun takımı ateşlemesi gerekirdi kuşkusuz. Ancak Fenerbahçe daha dengeli oyuna başladı. Daha fazla pas yaparak, Trabzonspor kalesinde tehlike yaratma çabasındaydı. Bordo-Mavililer maçın başında daha çok karşılayan durumundaydı.
Konuk ekip daha çok Ferdi Kadıoğlu ve Dusan Tadic’in bulunduğu sol kanattan atak geliştirmek isterken Edin Visca, Thomas Meuner ikilisi zaman zaman zor anlar yaşadılar. Benzer durum Osai Samuel-İrfan Can Kahveci ikilisine karşı Eren Elmalı ve Trezeguet ikilisi de yaşadı diyebiliriz.
Oyunun başında Fred, İsmail ve Szmalski’den oluşan Fenerbahçe orta sahası daha iyi pas yapıp, Berat Özdemir, Batista Mendy ve Nicolas Pepe’ye de pek pas alanı yaratmayınca oyunun bu ilk bölümleri Fenerbahçe’nin daha etkili oyunuyla geçti diyebiliriz. Ancak bu etkinlik ceza sahası civarında eriyip gitti. Ancak Fred’in 13’ncü dakikadaki gerçek anlamıyla füzesine yapacak bir şey yoktu ve bu topu Uğurcan’da ancak filelere gittiğinde görebildi.
Golden sonra Trabzonspor’un oyuna ortak olması beklendi ama tam tersi bir görüntü vardı sahada… Bu orta sahada ne Mendy, ne Berat, ne Pepe pas yapıp takımı atağa kaldırabiliyor, ne kanatların umut isimleri Vinca ve Trezeguet bir tek olumlu iş yapabiliyor, ne bekler atağa kalkabiliyordu.
Özellikle Edin Visca ayağına aldığı hiçbir topu olumlu kullanamadı. Oyunun her alanındaki tüm hakimi konuk takımdı… Eğer 19’ncu dakikada Smalski’nin enfes frikik şutunu Uğurcan mükemmel bir uzanışla almamış olsa belki de maç çok erken bitme eğilimine girmiş olurdu.
Bu pozisyondan sonra maçın daha tempolu olması bekleniyordu ama iki takım da sanki vites küçültme yoluna gitti. Trabzonspor hücum aksiyonlarında o kadar yetersizdi ki rakip kalede 35 dakikada dişe dokunur tek pozisyon bulamadı.
En etkili atağını Trezeguet ve Pepe aracılığıyla 36’ncı dakikada gerçekleştirdi fakat Ferdi mutlak golü çok iyi bir kademe anlayışıyla önledi ve gole geçit vermedi. Oyun tam dengeye gelmişti ki, yine sağ kanattan gelişen atakta Tadic’in pasıyla bir anda Uğurcan ile karşı karşıya kalan Fred golü atmakta zorlanmadı.
Bu pozisyonda ön libero Berat Özdemir ne yapıyordu belli değil de, savunmanın ortasında yer alan Denswil ve Fernandez’in böyle bir koridor yaratması anlaşılır gibi değildi.
OLAYLAR VE GOLLER DAMGA VURDU
İkinci yarı başlarken Abdullah Avcı, Joaquin Fernandez’i kenara alıp, Batista Mendy’i yeniden savunmaya çekerek ve Enis Bardhi’yi sahaya sürerek önemli bir hamle yaparak başladı. Bu değişiklikle birlikte hem Mendy’nin Dzeko’nun yüksek top üstünlüğünü Mendy ile bertaraf etmek, hem de daha ayağa pas ve atak bir oyun ortaya koymayı planladı.
Ancak daha çok pas yapılmasına karşın pozisyon üretme konusunda yine sorun yaşandı. Bu arada taraftarların sahaya sürekli yabancı madde atması, oyunu soğutması hiç yakışık almadı. Taraftar takımına tezahüratla destek verir, sahaya atılan yabancı madde kesinlikle taraftarlık kimliğiyle bağdaşmaz…
Bu ancak acizlerin başvuracağı yöntemdir. Bunu yapanların amacını anlamak gerçekten olanaksız…Sonuç olarak maç bir süre durdu. Yani eylem tümüyle Fenerbahçe’nin işine gelirken, Trabzonspor’a da büyük ihtimalle ağır para cezası olarak geri dönecekti. Bunu yapanlar kesinlikle taraftar değil, olamaz da… Bu eylem ancak provokatörlerin başvuracağı bir yöntemdir.
Futbolu değil, tribün olaylarının maçı yarıda kalma endişesiyle izlerken 63’ncü dakikada Enis Bardhi’nin enfes frikik golü, Bordo-Mavilileri umutlandıran bir gelişmeydi…
Golden sonra Trabzonspor beraberlik golünü ararken, Fenerbahçe daha çok skoru koruma telaşı içinde hareket etti. Kuşkusuz tribün baskısının yarattığı tedirginliği yaşadıkları da bir gerçekti. Ancak her an olay çıkacakmış gibi yaratılan havadan dolayı da Bordo-Mavili futbolcular da pek rahat değildi.
Maçın 74’ncü dakikasında Pepe’nin mutlak pozisyonunu Livakovic kurtarınca, “kırılma anı” diye düşünürken, hemen ardından Djiku’nun ayağını Denswil’in kafasına uzatmasıyla kazanılan penaltının Trezeguet tarafından golle sonuçlandırması maçın havasını bir anda değiştirdi. Skor 2-2’ye gelince İsmail Kartal büyük risk aldı ve Batshuayi ve Serdar Dursun gibi iki forveti oyuna aldı, varlığı yokluğu belli olmayan Szmalski ile Dzeko’yu kenara aldı.
Tam maçta Bordo-Mavili ekip oyun üstünlüğünü ele geçirmişti ki, İsmail Kartal’ın aldığı risk sonuç verdi ve 87’nci dakikada Serdar Dursun’un kafayla indirdiği topa Batshuayi tüm umutları yerle bir eden vuruşuyla golü attı.
Gol pozisyonunun yine Tadic ile başlaması, sağ kanat adına düşündürücüydü. Maçı yöneten Halil Umut Meler, tribünlerden gelen yabancı maddelerde çok gerilen ve strese neden olan maçta kader niteliğinde bir hata yapmadı. Onun yerinde başka bir hakem olsaydı, karşılaşma yarıda bile kalabilirdi.
Maç sonunda Fenerbahçeli futbolcuların sevinçlerini abartmaları, gerilimli taraftarları hiç hesaba katmadan yaptıklarıyla birlikte yaşananlar ise futbol adına utanç vericiydi.
Ne diyelim!
Sebep olanlar utansın….