Türkiye genelinde anasınıfı ve ilkokul birinci sınıf öğrencileri için bu yıl 1 Eylül Pazartesi günü ‘uyum’ amacıyla çalan ilk zilin ardından, öğrenciler bugün itibariyle beşinci günü geride bıraktı. O minik eller, yeni defter kokuları ve gözlerindeki heyecan… Her yıl bu manzaraya tanıklık etmek beni geçmişe götürüyor. Çünkü, bir tesadüf ki, Türkiye’de Uyum Haftası uygulaması tam da benim ilkokul 1. sınıfa başladığım yıl hayata geçirilmişti.
Biraz geçmişe dönersek… Bu uygulama, 2006-2007 eğitim-öğretim yılında hayata geçirildi. Yani tam da benim ilkokul 1. sınıfa başladığım dönemde. Amaç, öğrencilerin okul kaygılarını azaltmak, yeni ortamı sevdirmek, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla tanışmalarına yardımcı olmak. Bugün geldiğimiz noktada, uygulamanın ne kadar doğru bir adım olduğu çok net görülüyor.
Yaklaşık 3 aylık bir yaz tatilinin ardından, 20 Haziran 2025 Cuma günü kapanan okullar, 8 Eylül Pazartesi günü ders başı yapacak. Geleceğimizin teminatı olan tüm öğrencilerimize başarılar, fedakâr öğretmenlerimize ise sağlıklı, huzurlu ve verimli bir eğitim-öğretim yılı diliyorum.
Benim hikâyem de bu sıralarda başladı aslında… Anasınıfından başlayarak ilkokul, ortaokul, lise derken bugün Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisiyim. 22 Eylül’de üniversite 4. sınıfa başlayacağım ve inşallah 2026 yılında, tam 17 yıllık bir eğitim yolculuğunu tamamlamış olacağım.
Ama aslında eğitim burada bitmiyor; çünkü öğrenmek, insanın hayat boyu devam eden bir serüveni… Her daim okumak, kendini geliştirmek ve yenilemek gerekiyor.
Bu satırları yazarken geriye dönüp baktığımda, bu süreçte bana yol gösteren, emeği geçen tüm öğretmenlerime, ilkokuldan üniversiteye kadar bana değer katan herkese teşekkür ediyorum. Eğitimin insan hayatındaki dönüştürücü gücünü, kendi hikâyemde çok net gördüm.