Sezonun başlangıcında kadro yapılanmasına baktığımızda, Trabzonspor’un zirve yarışına ortak olabilecek bir görüntü çizdiğini söylemek güç. Transferler oldukça geç yapıldı ve yapılan takviyelere bakıldığında, hedefin şampiyonluk olduğu izlenimini veren hamleler göze çarpmıyor. Bu durum yalnızca kamuoyunun değil, camianın da farkında olduğu bir gerçek.Fatih Hoca’nın bu tercihleri kulübün mali yapısından mı kaynaklanıyor, yoksa başka etkenler mi devrede, bunu kestirmek zor. Ancak net olan bir şey var: Trabzonspor her sezon şampiyonluk hedefiyle yola çıkan bir kulüptür. Bordo-mavili takımın DNA’sında bu iddia vardır.Ne var ki bu sezon oluşturulan kadro, bu iddianın gerisinde kalmış gibi görünüyor. Şampiyonluk hedefiyle yola çıkan bir takımın, kadro yapılanmasıyla bu hedefi örtüştürmesi gerekir. Mevcut tabloya bakıldığında, kağıt üzerinde böyle bir bütünlükten söz etmek mümkün değil.
Elbette futbol sürprizlere açık bir oyun. Ancak uzun lig maratonunda, sadece teknik direktör tecrübesi ya da kulüp kültürü değil, aynı zamanda kaliteli ve derin bir kadro da şampiyonluk yarışında belirleyici rol oynar. Trabzonspor’un mevcut kadrosuyla bu yarışın ne kadar içinde olabileceğini zaman gösterecek.
TARAFTAR MEMNUN DEĞİL
Sezonun ilk haftalarında dikkat çeken unsurlardan biri de tribünlerdeki boşluklardı. Oysa Trabzon gibi futbolun kalbinin attığı bir şehirde, bu kadar çok boş koltuk olması alışıldık bir manzara değil. Peki, tribünlerin dolmamasının sebebi ne olabilir? Bunun en temel nedeni, oynanan futbolun tribüne yansıyan karşılığıdır. Açık konuşmak gerekirse, sezona çok da gösterişli bir başlangıç yapmadık. Evet, 4 maçta 10 puan gibi fena sayılmayacak bir skor elde edildi. Ancak bu puanlar, taraftarı heyecanlandıracak bir oyunla değil, daha çok zorlanarak geldi. Belki 12 puan da alınabilirdi, belki bazı maçlar daha farklı bitebilirdi… Ama mesele sadece puan değil. Tribünleri dolduran şey, sahadaki mücadele, istek, tempo ve taraftara "bu takım bu sezon bir şeyler yapacak" duygusunu veren bir oyun anlayışıdır. Ne yazık ki şu ana kadar sahada böyle bir görüntü oluşmadı.Taraftar, yalnızca kazanmakla değil; nasıl kazanıldığıyla da ilgilenir. Sahada iyi organize olmuş, arzulu, göze hoş gelen bir futbol izlemek ister. Aksi takdirde tribündeki koltuklar dolmaz, dolsa bile o coşku tam anlamıyla yaşanmaz.
YABANCI HAYRANLIĞI...
Trabzonspor denince akla sadece başarılar, kupalar gelmez. Aynı zamanda Türk futboluna kazandırdığı yıldız isimlerle de hafızalara kazınır bu kulüp. Ancak son yıllarda altyapıdan A takıma çıkan oyuncu sayısının ciddi şekilde azaldığı bir gerçek. Peki, neden artık “yeni Abdülkadir’ler” çıkmıyor? Bir dönem Yusuf Yazıcı, Abdülkadir Ömür, Uğurcan Çakır gibi isimlerle adeta bir futbol fabrikasına dönüşen Trabzonspor altyapısı, şu an aynı üretkenlikten uzak görünüyor. Bu durumun birkaç temel sebebi var.İlk olarak, istikrarsızlık dikkat çekiyor. Sürekli değişen teknik direktörler, farklı futbol anlayışları ve kısa vadeli başarı baskısı, genç oyuncuların A takıma entegrasyonunu zorlaştırıyor. Bir-iki maç kötü oynayan gençler, hemen kenara çekiliyor. Oysa genç oyuncuların gelişmesi için sabır, güven ve süreklilik şart. İkinci olarak, son yıllarda yabancı oyuncu transferlerine ağırlık verilmesi, altyapıdan gelen futbolcuların önünü tıkıyor. Özellikle hücum hattı gibi dikkat çeken bölgelerde, hazır yabancılara öncelik veriliyor. Bu da gençlerin forma bulmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor.