Ülkemizde yapılan yerel seçimlerin sonuçları anketörlerin, siyasi tahmin yapanların hemen hemen hepsini ters köşeye yatırdı.
Siyasi iklimler değişirken bu değişimden Trabzon'un da etkilenmemesi, değişmemesi de mümkün değildi.
Bu değişim Ortahisar'da net bir şekilde gerçekleşirken birkaç belediyenin yanı sıra oy oranlarında çok ciddi düşüşlere şahit olduk.
Bu durumu kabullenerek seçmenin ferasetine, tercihine saygı duyması gerekirken AK Parti Ortahisar İlçe Başkanı Selahattin Çebi kendi başarısızlığını örtbas etmek için hemen taaruza geçti.
Çirkin ve yakışıksız ifadeler kullanarak, başarısızlığını ortadan kaldırmak ve birilerine şirin gözükmek peşinde sanırım.
Hiçbir şekilde muhatap olmamasına rağmen hemşerimiz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'na çamur atarak çeşitli yakıştırmalarda bulunuyor.(Anlamak da mümkün olmuyor. Bir hesabımız, çıkarımız olabilme ihtimali olduğu zamanda ACAYİP hemşericilik yaparız aksi durumda ise malum durum. Nereden daha iyi vururuz diye pusuya yatarız.)
İnsanlar bir yeri temsil ederken çok daha fazla her şeyine dikkat etmelidir. Kullandığı dile, tavrına, tarzına, yaklaşımına itina göstermelidir.
Şapkayı alıp önünüze koyacaksınız. Özeleştiri yapacaksınız, empatiden uzak kalmayacaksınız.
Mesela her seferinde oylarımız tavan yaparken, sandıklar ful gelirken, seçmenin bizi tercih etme konusunda bir tereddütleri yokken, şimdi niye böyle oldu, sorusunu kendinize sormanız gerekmiyor mu?
Mesela bu durumu nasıl kabullenebiliriz arada CHP ile kırk bin oy farkı vardı.Kırk bin kapatıldı, üstüne de yirmi bin fark yedik. (Yüzdelik oranda hemen hemen İstanbul da aynı.)
Bu durumu değerlendirerek İSTİFA müessesini çalıştırmanız gerekirken başarısızlığınızı unutarak(!) koltuğun peşine düşmeyeceksiniz. İstifa ederek bir erdem örneği göstereksiniz.
Sonuçlar ne olursa olsun sevgi, saygı, hoşgörü dilinden taviz vermeyeceksiniz.
Kimse sizin kapıkulu askeriniz değildir.
İnsanların damarlarına bastığınız zaman sizi biraz idare eder, baktı olmuyor (Cumhurbaşkanlığında olduğu gibi) ondan sonra tepkisini koyar, isyan eder.
Ülkemizin siyasi tarihini iyi okuyup, iyi ezber etmek lazım, yoksa bugünkü gibi sınıfta kalırsınız. Eskiden DSP diye bir parti vardı, % 22,5 olan oyu %1,5'lara kadar düşmüştü. MHP'nin %18'lik oyu ise barajın altında kalarak % 8'lere kadar inmişti. Bu durumlar siyasetçilerin kulağına küpe niteliğinde olmalı. Siyasette her an her şey olabilir .
Siyasetin büyük duayenlerinden rahmetli Demirel'in de söylediği gib: "Dün dündür, bugün bugündür. Siyasette yirmi dört saat çok uzun bir
zamandır."
Demek ki işimize geldiğinde şövenistlik yapıp, kraldan çok kralcı olmamalıyız.
Aynı partiden ya da düşünceden olmadığımız şahıslara sırf karalamak adına iftira kampanyası yürütmemeliyiz.
Kendi adımıza büyük başarılara imza atamamış olabiliriz, en azından tarihe hakkımızda müfteri olarak not düşürtmeyelim.
Zaten yükselişte olan, belli bir irtifaya ulaşmış şahısları alaşağı etmek için kendimizi yormayalım.
Zira unutmamalıyız ki, güneş balçıkla sıvanmaz.