Onca zamandır yolunu gözlüyordum.
Nihayet bu sabah erkenden köşe başında gözüküverdi.
Hem de bu kez, minibüsten bozma kamyonetiyle kendini bir güzel uyumlayıp motorize bile olmuştu.
“İ” leri gittikçe tizleşen seslenişiyle; “Eskiciii… eskiciii … Her türlü eskileri alıyorum eskiciii… Diyerek yavaşça ilerliyordu.
Sesine ses verdim, gelip durdu.
Önüne, yılların birikimi kucak dolusu masmavi umut yığdım.
Kontrollü bir umursamazlıkla “Ne işe yarar?” dercesine yüzüme baktı. Sonra “Peki” anlamında başını salladı.
Bir hayli hayal kırıklığı vardı. Getirdim. Sesini çıkartmadı.
İçeriye koştum. Yığınla dergi getirdim. Gözleriyle şöyle bir tarttı, hesapladı. Bir şey demedi.
“Bekle” dedim.
Çevreyi iyice kolaçan ettim. Bir köşede delik deşik bir Anayasa vardı. Bir de, lime lime olmuş, bir demokrasi. Düşünce ve basın özgürlüğünü karyolanın altından çıkardım. Tozlar içindeki, Özerk Üniversite ve TRT ise çöp kovasından çıktı.
Küllüklerin içinde, sigara izmaritleri ve insan sevgisi kalıntıları yan yana idi. Kirli tabaklarda da erdem, onur, medeni cesaret artıkları. Duvarlar küfür doluydu. Bir de; kalın, koca bir zarf içinde birikmiş acı yumağı buldum!
Çok değil daha geçtiğimiz günlerde,40 mevlidini okuttuğumuz; Hak, hukuk, adaletin ise onca aramaya karşın kırıntısına bile denk gelemedim. Gelseydim şaşardım zaten! (*)
Mevcutları topladım. Götürüp kapının önüne yığdım. Üstüne de olanca öfkemi bir güzel boca ettim…
Sonra, eskiciye sordum; “Ederi nedir?”
Umursamaz bir tarzla verdiklerimi aracın kasasına yerleştiriyordu. Durdu, başını kaşıdı. Konuşmadan bir avuç bozuk para uzatıp aracına yöneldi.
Ardında, pert olmuş motorunun gürültüsü yetmezmiş gibi, birde çevreyi kesif egzoz dumanına boğarak çekip gitti.
Avuç dolusu bozuk parayla, öylece kala kalmıştım!..
Neden sonra kendime geldiğimde, karşıdaki bakkala doğru seğirttim. Bozuk paraları tezgahın üzerine yayarak;
“Bana bir damla gözyaşı” dedim!
Bakkal biraz mahcup; “Yok beyim” dedi. “Kalmadı” tümünü tükettik!
Sustum…
Sevgiyle, dostlukla…
(*) – Düşünün bir; 15 Haziran 2017’de Ankara Güvenpark’tan başlayan ve 9 Temmuz 2017 tarihinde Maltepe’de sonlanan, tam 420 kilometrelik engelle dolu bir parkuru 25 günde, elinde “ADALET” dövizi ile tamamlayıp. Tüm dünyada yeniden “Gandi” rüzgarı estiren 70 yaşını aşkın siyaset insanı nasıl da heyecanlandırmıştı hepimizi? Bu onurlu yürüyüşün her anını yüreğimizde hissedip, gelecek güzel günlere olan umudumuzu birlikte yükselttiğimiz bu soylu direnişin kahramanı, gün gelmiş ahlak yoksunu biri tarafından itibarsızlaştırılmak istenmiş ne gam!
Asıl üzücü olan; üyeliği “yeniden” onaylanıp, rozeti CHP Grup Toplantısında bizzat Özgür Özel tarafından takılan, (emanetliği ortada kalmış) fırıldak (daha öncede CHP listesinden belediye meclisine seçilmişti) CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı hakkında yaptığı aşağılık değerlendirme ve bu duruma kayıtsızlık kabul edilebilir değildir.
CHP Kuruluşundan günümüze, siyasette etik değerlere sahip çıkan, kurucu felsefesi tertemiz ve belli olan, ilkeli siyaset yapan insanları çatısı altında bir araya getiren, demokratik iç işleyişiyle kapsayıcı, ülkenin en köklü partisidir. Yolgeçen Hanı deyildir…Böyle de kalmaya devam etmelidir.