Abdullah Avcı’nın Başakşehir dönemi istatistiklerini hatırlayın, karşınıza şu tablo çıkar: Üst sıralarda yer alan takımlar arasında Başakşehir’in maçlarında en az gol atılmış, en az gol yenilmiştir çoğunlukla. Avcı felsefesi budur, takım savunması ön plandadır. Kupa kazanamasa da, Başakşehir’de garantici bu sistemle başarılı da olmuş, hatta genel anlamda spor kamuoyunda takdir edilmiştir. (O dönem Başakşehir’in siyasi gücünün de bunda etkili olduğu iddiaları bu yazının konusu değildir.)
Bu takım savunması temelli garantici felsefesini Trabzonspor’da da sürdürdü A. Avcı. Sadece şampiyonluk dönemi hariç; zira o dönem daha hücumcu planlarının olmasının nedeni, futbolcuların yapısı ile alakalıydı daha çok, onları durduramaz, geri – yan pasa zorlayamazdınız. Çünkü: Hamsik, Bakasetas, Nwakaeme, Cornelius, Visca vs, hangisini durdurabilirdiniz ki!
O kadro bozuldu, tekrar kendi ayarlarına döndü Abdullah Avcı. Yine savunma güvenliği ön planda, dillere pelesenk olan ‘geri pas-yan pas’ ile sonuç arama, çoğunluğu tek farklı galibiyetlerle yol alma dönemi. Tutan iyiydi, Uğurcan hemen her maçtan ipten aldı Avcı’yı ama atan iyi olmayınca fazla direnemedi ve kaçınılmaz son, gitti!
**
Trabzon insanının yapısı bellidir, yerinde duramaz, her olayda hemen öne atılır. Dik durmayı, dolayısıyla dik oynamayı bundan sever. Avcı bunu bir türlü anlamadı, ikinci geldiğindeki toplantıda de biraz da alaysı ‘yine yan pas-geri pas olacak” diyecek kadar Trabzon taraftarını anlayamadığını ortaya koymuştu.
**
Yeni sezon öncesinde 13 transfer yapıldı, bir bölümü kendi istediği, diğerleri de onay verdiği isimler Avcı’nın. Burada da aynı felsefeyi sürdürmüş belli ki, sanatçıdan çok savaşçı doldurmuş takıma. Gerçi sezon başı kampı nasıl geçti anlamadık, o savaşçıların koşacak halleri kalmamıştı daha ilk haftalarda bile!
Bu durum daha çok yönetime yazar. Avcı’nın istediklerine veya scout ekibine tamamen teslim olarak alınan bu oyuncuların kaçını aldığınız fiyatın yarısına satabilirsiniz? Yönetim hep iş insanı dolu, yanıtını verirler bir gün elbet!
(Bu arada not düşelim: Beşiktaş’ın transferi tamamen eskinin futbolcuları, şimdinin çalışanları Samet Aybaba-Feyyaz Uçar ikilisine teslim etmesinin farkını, transferdeki isabet oranından görebiliyoruz.)
**
Artık ortaya bırakılan bomba, Şenol Güneş’in elinde.
Öncelikle alışkanlıkları değiştirmek çok zordur malumunuz. Avcı’nın sağlamcı futbolundan, garantici pas alışkanlığından o futbolcuları kurtarmak belli ki hiç kolay olmayacak. Topu alan riske girmekten çekiniyor, yana geriye dönüyor. En önemlisi, o kadar transfer yapıldı ama yaratıcı oyuncu ara ki bulasın! Olmayınca ortaya bu sevimsiz futbol çıkıyor işte.
Bu açıdan bakınca, Güneş’in işi gerçekten zor. Tek umut onun tecrübesi, yoksa bu yapıyı kırmak hiç de kolay olmayacak!