Trabzonspor, divan kurulunu ve başkanını seçmek için yarın seçime gidiyor.
Divan kurullarının bir yaptırımları yoktur. İşler yolunda gitmediği zaman tavsiyelerde bulunur. Yönetimlere ağabeylik yapar, tecrübelerini paylaşır, kulübün üst aklı gibi rehberlik yapar. Kulübe saygınlık kazandırır. Barışçıl bir dil kullanarak sağlıklı bir ortam oluşturur.
Şu anki divan hariç bu şekilde gördük ve takip ettik. Divan Başkanı Sayın Ali Sürmen'in iki dönemlik başkanlığında kulübe katkı sağladığına pek şahit olmadım. Başkan olduğu dönemden bu zamana kadar yönetimle kötü olmamak adına etliye sütlüye karışmadan durumu idare etti.
Trabzonspor yönetimi pahalı ve vasat oyuncuları transfer ederken, ekonomik tablo iflas çanları çalarken, tedbir alınması konusunda en küçük bir katkısı olmuyorsa, bu durum Trabzonsporun divan başkanlığı değil, olsa olsa kendi divanı olur.
Bugünkü çoklu aday sürecinin, Sayın Sürmen’in bir türlü birlik ve beraberlik ortamını yaratamamasından kaynaklandığı açık seçik bir şekilde ortada. Divan başkanlığı ve buna benzer kurullar bir nevi kanaat önderliğidir. Hatalar, eksiklikler, zaafiyetler oluştuğu zaman hemen devreye girilerek bir gece karanlığı gibi üstü örtülür. Sayın Sürmen bu gibi durumlar ortaya çıktığı zaman ne yaptı? Bırakın mevcut durumu... Geçmişte yapılan ŞIK olmayan bir söylemi, tekrar gündeme getirmek için hemen arşivini büyük bir marifet ve özenle ortaya koyuyor, deşifre etme adına.
Üç adaya da baktığımız zaman gayet seviyeli, saygılı ve karakterli. Trabzonspor Divan başkanlığına yakışır seçim çalışmaları yürüttüler. Üç adayı da tebrik ediyorum. İnanıyorum ki önümüzdeki seçimler için de örnek teşkil edecekler.
Çoklu adayın olduğu yarışlarda camiada küslükler, kırgınlıklar, kızgınlıklar hatta bölünmeler yaşanacağından endişe edilir.
Bu yarışın hiç de öyle olmayacağı görülüyor.
Kaybedenin kazanana saygı duyacağını, kazananın da daha güçlü bir yapı oluşturma gayreti içerisinde olacağını düşünüyorum.
Seçim sonucunun Trabzonspor divan kuruluna yakışır bir şekilde tezahür edeceği kanaatindeyim.