Türkiye’de bir şey yapılmak istendiğinde konu bir gazeteci (!) veya yorumcu(!) tarafından, “iddia edildi” şeklinde ortaya atılır, sonrasında kamuoyunun nabzı tutulmaya başlanılır. Konu konuşuldukça ve tartışıldıkça kabullenme sürecine girilir. Ağzım, gözüm deyinceye kadar da hedef gerçekleşmiş olur!
Ne acıdır ki, ülkemiz son 20 yıldır “olmaz denilenleri olduran” bu anlayış ile ilerliyor!
Özellikle duruş ve iradesi ile Türkiye’de söz sahibi olan Trabzon kenti bu değerleri konusunda yozlaşma sürecine girmiş, şehrin dinamikleri reflekslerini kaybetme eğilimi göstermiştir.
Siyaset bir kenara dursun, söz konusu Trabzonspor olunca hiçbir esneklik göstermeyen kent insanı, heyecanını yitirmiş, umutsuzluk ve bıkkınlık içinde yaşananlara seyirci kalmıştır.
“Trabzonspor Katarlılara satılacak” gündemini cılız tepkiler vererek, “son tahlilde satılırsa satılsın” diyebilecek ruh haline bürünmüştür!
Camianın önde gelenleri, eski başkanları, asbaşkanları, yöneticileri, siyasileri, sivil toplum kuruluşları, aydınları, gazetecileri, yazarları bu söylem karşısında adeta “lal” olmuş durumda!
Gerçekleşmesi bir yana, ikrar edilmesi bile camiaca tahammül edilemeyecek bu konu, “Ah Özkan Sümer şimdi hayatta olacaktın ki” demekten bizi geri bırakmıyor…
Sahi, Trabzonspor’un Kulüp Başkanı Ertuğrul Doğan, lideri olduğu camia ile ilgili olarak kullanılan bu tabire karşı bir cevap vermeyecek mi?
Bu derin ve gizemli sessizliğin arkasında “ kirli bir oyun” var, bu aşikâr!
Peki, Ertuğrul Doğan bunun neresinde?
Zat-ı Devetleri zahmet edip bir açıklama yaparsa, bizde öğrenmiş olacağız!
Pardon! birde Trabzonspor'un bir Divan Kurulu Başkanı vardı!