Halkın talepleriyle hiçbir zaman örtüşmeyen gündem arayışları ve toplumu geren pek çok hamleyi aynı anda yapma pervasızlığı, yukarıdaki metaforu başlığa taşımamı zorunlu kıldı…
Meraklıları bilir, “binbir surat” çocukluğumuzun vazgeçilmez çizgi romanlarından biri olan “Tommiks” de bir kötü adam karakteridir. Sürekli kılıktan kılığa girerek kahramanımıza zor anlar yaşatır. Hatta o devirde insana ne de donanımlıymış dedirten cinsten.
Plastik Cerrahinin zirve yaptığı günümüzde ise, onca Estetisyen bolluğuna karşın maskeler daha bir eğreti!.. Son ana değin muhalefeti yok hükmünde görüp, karalama üzerine inşa edilen siyaset tarzından ancak, 22 yıllık iktidarında ilk kez seçim yenilgisi aldığında görece çark eden AKP Genel Başkanının. Şimdilerde sureti haktan görünüp birinci parti konumuna yükselen Cumhuriyet Halk Partisiyle yumuşama “detant” dönemini başlatıyor olması sizi bilmem ama bana pek de inandırıcı gelmiyor.
Ne demek yumuşama?
Özellikle siyasi ilişkilerin sözlü iletişim yoluyla gerilimlerin azaltılması anlamına gelen bir diplomasi terimidir. Bu terim genellikle Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki jeopolitik gerilimlerin kısmen azaldığı bir dönemi ifade etmek için kullanılır. 1962 Küba bunalımından sonra ABD ile SSCB’nin nükleer bir savaşın eşiğinden dönmesi iki devleti birbirlerine karşı gerginliği azaltıcı ve daha yumuşak bir siyaset izlemeye yöneltmiştir. Yumuşama son olarak, “görüşmeler çağı” denilen günümüzün temel özelliği ve çağdaş gelişmelerin doğal bir sonucu olarak da değerlendirilmektedir. Bu biçimiyle yumuşama ya da detant devletlerarası ilişkilerde kullanılan bir ifade biçimi olması nedeniyle, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilişkiyi, Erdoğan’ın aksine “Yumuşama” değil de “Müzakere” olarak tariflemesi doğru bir tespittir.
Siyasette sert söylemleriyle adından söz ettiren ve her fırsatta CHP’yi sokak ağzıyla eleştirmekten geri durmayan AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, Özgür Özel’le gerçekleştirdiği 1,5 saatlik (sandalye temalı) görüşmenin ardından “Siyasette yumuşamaya ihtiyaç olduğunu” kendisinin de en kısa zamanda CHP’yi ziyaret edeceğini vurgulaması, kuşkusuz ki “yumuşama dönemi” söylemine uyumlu bir davranıştır. Ancak, söylem-eylem ikileminde uygulamalarıyla çelişen Erdoğan’ın, görüşmenin bir gün öncesinden başlayarak, toplumsal olaylar karşısında koyduğu tavır, aslında değişen hiçbir şey olmadığını; yapılanın sadece zaman ve zemin kazanmaya yönelik politik bir hamle olduğunu açıkça gösteriyor.
Dolayısıyla söylemle- eylem arasındaki bu belirgin çelişkinin muhalefet tarafından doğru okunup, iktidarın hamlesi boşa çıkartılmalıdır.
Bilmem farkında mısınız? Hükümet biraz çekingen de olsa 2024 yerel seçimlerinin hemen ardından ilk denemesini Van’da yaptığı, ama niyetini Hakkari uygulamasıyla ilan ettiği kayyumcu kimliğiyle; Hakkari halkının demokratik iradesine tahammülsüzlüğünü iyice açık edip, “normalleşme” den neyi anladığını ortaya koymuştur. Buna göre, hak ve özgürlükleri askıya alan ve 2015 yılından bu yana sürdürülen katı OHAL rejimi aynen sürdürülmek istenmektedir. Çünkü toplumu yaşadığı gerçeklikten uzaklaştırmanın en etkin yönteminin, daha önce deneyimledikleri gibi “toplumun sinir uçlarını” kanatmaktan geçtiğini pekala biliyorlar!
Nitekim tartışmalar başladı bile.
Bu tartışmalardan kim, nasıl yararlanır?
Murat edilen “yumuşama” ise, bu tartışmaların yapılması niçin isteniyor?
Gözlemleyebildiğim kadarıyla; Halkın, dolayısıyla da muhalefetin gündemini “yumuşama” illüzyonuyla değiştirip, kendi alanlarında gönüllerince top sektirmeye çalışan AKP ve yancısının iktidarda kalma adına meşruiyet aracı haline getirdiği korku, yıldırma ve hukuksuzluk iklimini dağıtmak, hak ve özgürlük mücadelesini öne çıkartmak noktasında ülkenin birinci partisi konumundaki CHP’ye tarihi bir sorumluluk yükleniyor..
Bu bağlamda CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bir zamanlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun sınandığı, milletvekili dokunulmazlıkları sürecine benzer kritik bir sınavla karşı karşıyadır!
Sevgiyle, dostlukla.