Sayın Kılıçdaroğlu: "Halkımın ne istediğini biliyorum." demiş. Halkın istediğine kulak verseydiniz, samimi olsaydınız, bu gidişata katkı sağlar, kenara çekilir; partili yoldaşlarınıza büyüklük yapardınız. Yapmadınız. Böylece güvenirliliğinizi yerle yeksan ettiniz.
Şu an partili, partisiz her kesimin umudunu kırdınız, nefretini kazandınız. Artık insanlar size farklı gözle bakıyorlar. İnsanların içindeki nefret kazanına habire odun taşıyorsunuz.
Hani, Cumhurbaşkanlığı seçimi için çok güvendiğiniz anket şirketleri var ya... Onlara bir sorunuz bakalım. Halkın gözünde ne durumdasınız? Herhalde söylerler size?
AK Parti'nin yirmi iki yıldır ülkeyi tek başına yönetmesinin en büyük nedeni karşısında yeterince güçlü, dengeli, istikrarlı ve güven veren bir muhalefet olmamasıdır. Bu nedenle hiç zorlanmıyor ve keyfi bir tutum içinde hareket ediyor.
Bu anlayışın yarattığı durum ortada: Her sahada halk inim inim inliyor. Rantçılar, ihaleciler ve devlete sırtını dayayanlar hariç. Onların keyfi yerinde. Birkaç yerden maaş alanların da değmeyin keyfine.
Kılıçdaroğlu çeşitli entrikalarla genel başkanlık koltuğu kaptı ve ölümüne koltuğa yapıştı (Belki ölüm de koltuktan ayıramayacak onu.) Doğruluğundan, dürüstlüğünden çalışkanlığından, vicdanlı oluşundan, cesaretinden, ahlakından, hassasiyetinden ve devlet adamlığından kimsenin en küçük bir tereddütü yoktu. Ama bunlar onu iktidara taşımak için yeterli olmadı.
Nedeni çok basit: Vatandaş sevmedi ve ona inanmadı. "Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletin." olduğuna göre halkın tercihine saygı duymak gerekiyor. Gereğini yapıp kenara çekilmesini bilmek lazım.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu, yarıştı, yenildi ve sonunda onunla birlikte güzel ülkem de çok şey kaybetti. Artık yapacağı tek bir şey kalmıştı: Partiyi hızlı bir şekilde olağanüstü kongreye taşımak, partinin önünü açmak. Ama kendisinden bekleneni yapmadı. Söylemleri ve davranışlarıyla şimdiye kadar oluşturduğu imajını yerle bir etti. Saygı duyulan kişiliğini çöpe attı. Samimi olmadığını, vatan ve millet derdiyle dertlenmediğini, ortaya koymuş oldu.
Ne diyelim; ortalık yangın yerine dönmüşken siz hala koltuk derdindeyseniz bunu halk çok iyi görür ve gereğini yapar.
Birilerini tek adam, diktatör diye suçluyorsunuz. Ama partinizde değişimden yana olanları görevden alıp bir de itibarsızlaştırıp ötekileştiriyorsunuz. Bu ne perhiz ne lahana turşusu. Ben size nasıl bir ÜNVAN verileceğini bilemedim.
Ülkenin tek kurtuluşu;
CHP'nin sağduyulu, vatansever, milletini düşünen, vicdan sahibi kongre üyelerine düşüyor:
Ya daha karanlık,
Ya da aydınlık bir gelecek için oy vermek...