Trabzonspor başkanının iyi niyetine, çabasına, büyük bir özveriyle harcadığı parasına rağmen işler bir türlü yolunda gitmiyor. Yedi ay önce "Şartları bize uymuyor." diye gönderdiği hocasına bugün sarıldı. Sözleşmesini feshettiği Bijelica'yı da dünyanın en büyük hocası olarak lanse etmişti.
Ondan kurtulmak için ise kırk dereden su getirdi. Nihayetinde onu da gönderdi. Hep beraber döndük başa.
Meşhur bir deyiş vardır: Daha önce aynısını yapıp çuvalladığımız halde şimdi biz bu haltı niye yedik.
İşin her zaman en kötü tarafı samimiyetsiz işlerdir. Yok "Hoca boş mukaveleye imza attı." Yok, "Şu özveride bulundu, onu etti; bunu etti...." Amaç hocayı kamuoyuna şirin göstererek tepkiden kurtulmak. (İnşallah bu durum hem yönetimin hem de hocanın sonunu getirmez.)
Taraftarlar birliği seferber olmuş: AVCI’ya destek mesajları yayınlıyor. Neyin karşılığında? (Trabzonspor'u ÇOK severler ya!)
Trabzonspor'un kurtuluş reçetesinin başında: "Taraftar gruplarından kurtulmalıdır." yazıyor.
Yönetim öyle bir zafiyet içine düştü ki yedi ay önce gönderdiği Avcı'ya kurtarıcı olarak sarıldı. Bu uygulamalarıyla kendilerini iş bilmez olarak ilan ettiler.
Konunun bir başka yönü de Bijelica'nın Trabzonspor'daki karnesinde yazıyor: Hocamız Süper Lig'in en pahalı hocasıydı. Görev yaptığı süre içindeki puan ortalaması 1,5. Ekibiyle beraber maliyeti 2 milyonun üzerinde. Denebilir ki bu parayı başkan cebinden verdi veya sponsorlardan aldı. Peki, Bijelica'nın yaptığı işi Trabzonlu bir teknik direktör yapamaz mıydı? Bırakalım üst düzey hocalarımızı, bana göre alt yapıdan bir hocamız da yapardı. Trabzonlu hocalarımız bu geçiş döneminde göreve getirilseydi hem Bijelica ve ekibine verilen para Trabzonspor için daha yararlı bir yere harcanmış olur, hem de kendi değerlerimize sahip çıkmış olurduk.
Yönetim şu anda Avcı'ya teslim olmuştur. Peki, Avcı ne yaptı? Daha önce yaptığı gibi teknik ekibe ve takıma odaklanmadığı kadar kulüp personelinin yerleşim planına kafa yordu. Nasıl bir kin, nefret ve garez? Bir gün bile beklemeden meydan okurcasına ültimatomlar vermiş. Kulüp adına hiç de hoş bir görüntü olmamış.
Trabzonspor'umuzun kurtuluşu Şenol Güneş'in sportif direktör olmasında yatıyor. O da ekibini Trabzon'un değerlerinden kuracak. Trabzonsporlu hocaların takımın başında olması Trabzonlu hocaların bu özgüvenlerini artıracak. Böylece onlara yeni olanaklar sunulacak. Hem de kendini değil Trabzonspor'u düşünen hocalar takımımızda görev yapmış olacak.
Şunu da özellikle belirtmek isterim: Futbolun içinden gelen bir yönetimimiz ya da yönetimi akılcı yönlendiren danışmanlar olsaydı bu olumsuzlukları yaşamazdık.