''Futbolcunun ayağına bakıyoruz '' dedi Abdullah hoca, golle sonuçlanmayan yüzlerce başıboş atağı yorumlarken. Sezon boyunca ondan duyduğum en doğru analiz buydu. 'Atamıyorlar adamlar işte, ne yapalım!' diyemedi. Bastırıyoruz bastırıyoruz, paslaşıyoruz paslaşıyoruz, tek yarı sahada bütün maç top bizde oynuyoruz ama rakibin ilk atağında ilk golü, hatta her atağında her golü yiyoruz' diyemedi. 'Set hücumu' dedi. 'Bunlar bu işin içinde var' dedi. Rakipleri övdü, rakip teknik direktörleri övdü. Deniyoruz, daha da deniyeceğiz dedi ama en sonunda sözün bittiği noktaya geldi.
Geçen sezon devre arasında Edin Visca'yı istedi, aldılar. Visca özellikle Galatasaray maçı olmak üzere bir kaç kritik maçta goller attı , goller attırdı. Şampiyonluğa ciddi katkı sağladı. Sezonun ikinci yarısında hızı kesilen takıma çok önemli bir güç desteği oldu. Bu sene Trezeguet'i istedi, sağolsun yönetim yine aldı. Üstelik Wakayeme'nin oynadığı kanatta oynatmak üzere. Sağda Visca solda Trezeguet, forvet Kuzeyin Kralı Cornellius Hava Yolları. Tüm yıl aksayan sol beke Eren Elmalı, sakatlanan Muhteşem Edgar'ın yerine Bartha, bir de üzerine Gol Kralı Umut Bozok; yeme de yanında yat. Ortada gelenlerle gidenleri saymıyorum bile .
Neyse; Futbol futbolcuyla oynanır. Futbolcunun ayağına bakıyoruz hepimiz. Abdullah Hoca da bakıyordu, biz de baktık. Baktık ki sol kanatta bencil savruk bir delikanlı. Koşuyor, boğuşuyor ama atamıyor bir türlü. Pas verse gol olacak vermiyor. Kafasını kaldırsa görecek, görmüyor. Habire sağ plase, habire çelimsiz şutlar, bir tuhaf kafa vuruşları, garip garip 'tüh be! Yine kaçırdık! 'Halleri. Hangi birini anlatayım: Visca'nın kolunu mu? Dorukhan'ın dizini mi ?
Hangisine şaşırayım: Gomez'in onlarca maçı boş geçmesine mi ? Umut'un kaçırdıklarına mı ?
Avrupalı yerli Yusuf gelmiş miydi? Yoksa Uğurcan' la Abdüş gitmiş miydi? Anlayamadık haftalarca. Haftalarca donduk kaldık. Maçlar boyu baktık kaldık, bakakaldık, donakaldık. Kaldık öyle.
Abdullah Avcı doğru olanı yaptı. Sorumlusu olduğu bu takımla başarı şansı yok artık ki zaten aylar boyunca başarılı da olamadı, hatta bazı maçlarda rezil bile oldu.
Madem ki ŞAMPİYON TAKIM gitti, ŞAMPİYON BAŞKAN gitti, O vakit ŞAMPİYON HOCA da gidebilir, gayet doğal. Bu kadroyla hezimetler yaşamayacak her hangi bir babayiğit teknik direktör adayımız var mıdır, öğreniriz yakında.
Ben ABDULLAH AVCI hocamıza ve AHMET AĞAOĞLU başkanımıza sonsuz şükranlarımı sunuyor ve önlerinde saygı ile eğiliyorum. Aslında gözlerinden, alınlarından öpmek isterim ama her ikisi de büyüğüm, o yüzden ellerinden öperim .
O çoşkulu taraftar abimizin dediği gibi ' SİZİ YARATAN ALLAH'A KURBAN OLAYIM !'
ÇOCUKLUĞUMU ALDIM YANIMA , GENÇLİĞİMLE BULUŞMAYA GİDİYORUM demiştim şampiyonluk kutlamak üzere İstanbul'dan Trabzon'a gelirken, o günü o meydanda bana yaşattınız ya! dünya ahiret razıyım sizden.
Git hocam! Git başkanım! Gidin dinlenin, gezin dolaşın, kafanızı toplayın. Biz yeni yeni başkanlarla, yeni yeni hocalarla, yeni taze futbolcularla şampiyon olduk olduk . Olamadık bileceğiz ki: Gene, döner dolaşır gelir. Yine bizi Şampiyon yaparsınız.
Mutluluklar dilerim.