Bugün seyrettiğim maçı bütün çocukluğum ve gençliğim boyunca izledim. Geçen sene oynadığımız sağlam futbol hepimize sevimsiz gelse bile topladığımız puanların anahtarıydı. Hele bir Göztepe maçı vardı ki tek atak tek gol 3 puan. Neyse !
Maçın hemen başında Emrah Başsan'ın önüne gelen topa vurmasını beklerken hareketsiz halde donup kalan Uğurcan gibi biz de bi soğuk yedik, bi üşüdük. 2 dakika sonra Maxi Gomez kendi kapıp, kendine önüne paslayıp, sonra da kendin pişir kendin ye usulü skoru eşitleyince, az biraz ısınır gibi olduk. Gerçi fazla sürmedi. Kayserisporlu Gökhan orta sahamızın solundan kimsenin müdahalesi ile rahatsız edilmeden geze salına içeriye yaklaşınca, topu Mame Thiam' a yollama isteği duymuş olacak ki ne kısa pas, ne set hücumu falan düşünmedi. Beklemedi ki birileri gelsin yanıma da kalabalık olalım. Uzun tek pas, Thiam'ın tek bir dokunuşu ve gol!
Kayseri ilk yarının geri kalan süresi boyunca bütün sezon ısrar ettiğimiz 'lüzumsuz top çevirmece oyunumuza ' müsaade etmedi. İyi bari dedim en azından defansı orta yuvarlağa kadar yaklaşmış stoperlere bırakıp tüm takım atağa kalkamıyoruz. Gol atamayız bu şekilde ama en azından gol de yemeğiz hatta belki hızlı bir hücum organizasyonu ile beraberliği sağlayabiliriz soyunma odasına gitmeden. Maxi Gomez'in sağ kanattan mükemmel ortasına Lazarov'un kafa vuruşu direkten dönmeseydi oluyordu da.
Tabi soyunma odasına giderken gol atamadık ne yazık ki, onun yerine soyunma odasından dönüşte bütün sezon yediğimiz onlarca golde izlediğimiz acemiliğin tekrarına maruz kaldık bir anda. Sahanın orta yerinde topla buluşan Emrah'ın penaltıya giden pası verirken ne kadar boşta kaldığını içimiz acıyarak seyrettik. Biz seyrettik, Trabzonspor defansı da seyretti. Biz donduk kaldık, maalesef Uğurcan da dondu kaldı. Penaltı atışına baktı öylece, kaleci kurtarır diye umdu belli ki. Biz de ummuştuk, olmadı.
Gol attık, goller attık, goller kaçırdık, doğrusu galip gelsek bile içime sinmeyecek defansın son dansına şahit olduk. Yine orta sahanın tam ortasında Mensah'a kaptırdığımız topu bir anda Carlos Mane'in önünde gördük. Uğurcan Nisan'ın ayazından olacak, üşümüştü sanırım. Yine hareketsiz kaldı , yine dondu, yine sadece baktı. Pozisyon boyunca Mane' ye eşlik eden Bartra gibi seyretti. Biz de setrettik onlarla birlikte ki biz zaten seyirciydik...
Abdullah Avcı'nın yapmaya çalıştığı ama en azından bu futbolcularla bir türlü yapamadığı ve kalsa bile muhtemelen asla yapamayacağı şeyi Orhan hoca da denedi bugün. Deneyebilir tabi ki, bir kaç hafta süresi var. O meşhur 'Hadi! Hadi! Hadi!' tekrar, tekrar deneyelim mealindeki el hareketini de bol bol yapabilir. Zaten ''bu sezon o sezon değil ! Bu sezon haybeye sezon !''
Sahi ! Orhan Hoca'nın yardımcısı kimdi ? Sezon bitmeden onu da bi deneyelim mi ?