Henüz maçın başlarında atak halindeyken ,Mendy ve Denswill ' i orta orta çizginin dibinde görünce biraz korkmadım değil. En son bu tarz yüklenmelere kalkıştığımız maçlarda dörtlü beşli farklar yemiştik, ''aman yine olmasın'' stresi aldı beni. Hayır kanat bekleri zaten atak sırasında desteğe gidiyor ne gereği var kendi sahamızı bu kadar boş bırakmaya diye düşündüm. Hücuma kalabalık gidiyoruz diye sevinmedim yani. Rakip yarı sahada al ver paslarla maçın hakimiyetinin bizdeymiş gibi göründüğü dakikalarda bile ben kaptırırsak gol yeriz gerginliğindeydim. Korktuğum başımıza geldi malesef; ilk hata da gol yedik . Golü yerken sol kanadın işe yaramazlığına, defansın göstere göstere gelen kafa vuruşunu engelleyememesine bir şey söylemek istemiyorum . Benim asıl anlatmak istediğim hucuma giderken neden cümbür cemaat gitmek zorunda olduğumuz. Düşünsenize zaten yüzleri öne bakan Denswil , Mendy , Larsen, Eren ve Berat ki topu çıkarken genelde bu ekipten biri kaptırmış olacak , aniden hızlıca dönecek, pozisyon alacak ve savunmaya doğru koşu yapacak, o esnada rakip hücum attı önüne aldığı meşin yuvarlağın gazıyla bir oraya bir buraya iki pas yaptımı nasıl yetişecek bizimkiler ? Sonuç ? Yandı gülüm keten helva !
Olmuyor Abdullah hocam! Kaç pozisyon Uğurcan'dan başka kimse yoktu kendi yarı sahamızda , çocuk bi iki kontratakta öne çıkıp stopercilik bile oynamaya çalıştı ama her seferinde yetişemeyebilir.
Takımın boyunu kısaltmak diye komik bir terim bulmuş herkes. İki takımın boyu kısala küçüle Başakşehir'in yarı sahasına doluşmuştu çoğu zaman , bizim taraftaysa yeller esiyordu. Rakip bilmiyor mu yapacağınız şeyi? Yaslanıyor bekliyor , arkan boş zaten; Fırsatı buldu mu direk kaleye . Bakmayın bir yedik. Her geldiklerinde tehlikeli geldiler, ya savunmamız döndü kesti ya onlar doğru düzgün paslaşıp vuramadılar .
Yazıyı çok uzatmak istemiyorum, uzun ve düzgün pas atamazsan kısa paslarsa ancak istatistik doldurursun, ona da puan vermiyorlar . Daha önce demiştim yine diyeyim bu takıma bi Hamşik usta gerekli , şöyle tek ve nokta atışı pasla hücum hattını pozisyona sokabilecek bir usta ayak lazım. Şimdilik bazen Berat bazen Bakasetas deniyor ama ne onlar bi Hamşik ne de Trezequet bi Wakayeme . Bu çocuk bütün iyi niyetine rağmen bencil ve beceriksiz , hadi onları geçtim pas vereceği yerde vermiyor veremiyor, doğru açıyla doğru hızla doğru yere atamıyor. Eğer top kale ağzında önüne düşmemişse ve kaleci ile defans terste kalmadıysa bize skor katkısı sunması çok zor , Zaten oyun katkısı neredeyse yok gibi. Takımın puan kaybını büyük çoğunluğunu bu kanadın işlevsizliğine bağlıyorum, attığı goller de o mevkiye kimi koysan o kadarını atardı gözüyle bakıyorum.
Visca'ın gayreti çabası ortaları olmasa, kaç maçtır gol pozisyona gireceğimiz yok aslında, bir de yüksekten gelen her topa kafasını sokmayı becerebilen Onachu. Onachu' nun oyundan alınmasının tek sebebi Abdullah hocanın bu kez ''aman son dakika golü yemeyelim'' korkusuydu bana göre. Yoksa kesin kazanmak modunda olsaydı defanstan orta sahadan eksiltir forveti çiftlerdi . Aynı şekilde Larsen' in çıkışını da biraz defansta kalalım düşüncesine bağlıyorum yoksa Larsen ' in Visca ile uyumu Mehmetcan 'a göre çok daha fazla .
Mehmetcan da Abdülkadir gibi korkusundan kısa ve garanti pastan başka hiçbir şey yapamıyor son zamanlarda.
Abdüş Trabzon dışında herhangi başka bir şehirde ancak gelir kendine . Uşak geliyor basıyor , alıyor atıyor ama kaleye yaklaştı mı bakıyor ki Visca nerde Bakasetas nerde, usulca onlara bırakıyor. Ben olsam onun yerinde ayrılırım Trabzon şehrinden. Başka takıma gitmiş emsalleri gibi her geldiğimde hürmet itibar görürüm hatta oralardan milli takıma belki de Avrupa'ya yükselirim , yoksa bizim memlekette kaldığı müddetçe kötü oyunun ihalesi her maç ona yıkılacak . Ben olsam kesinlikle durmam, gurbet bazen memleketten yeğdir, bi gitisn bence . Belki daha güçlü olarak döner gelir , belli mi olur .
Özetle bu maçtan anladığım şudur:
Şampiyon hocamız en azından bu sezon için şampiyonluğa inanmıyor. Birkaç basamak yükselip kazara potaya girsek bile mevcut kadro ile sonuna kadar gidebileceğimize güvenmiyor. Şöyle fazla gerilmeden yorulmadan üçüncülük belki Türkiye kupası kafi sanırım ona .
Duruma göre seneye yükleniriz modunda . Stratejik açıdan mantıklı olabilir ama buralarda havalar hızlı değişir , sert değişir .
Bi iki gün günlük güneşlik sonra tipi boran fırtına...
Kopuveririsin bir anda tutunduğun tepeden. Toprak kayar altından , yeri gelir dağ kayar . Kayar gidersin Alimallah.
Yani demem o ki hocam!
Çoğumuza üç puan yeter ama çoğunluğumuz güzel oyun da ister !
Başka türlüsü darlıyor bizi .
Dünkü maç gibi ...