Hani o meşhur hikâyede dediği gibi: Türk, Kürt, Ermeni bir bahçeye girip yaptıkları hırsızlığın karşılığında sırayla bahçe sahibinden dayak yerler. Sırasıyla Ermeni sonra Kürt en sonunda da Türk dayak yedikten sonra birbirlerine dönüp bu adam tek başına bizi nasıl dövdü diye sorarlar. En sonunda şunu derler ‘Biz O Ermeni’yi dövdürmeyecektik.’
Biz ülke olarak, bize bu kötülüğü ilk yapanı affetmeyecektik.
Dante Alighieri, İlahi Komedya kitabında cehenneme girişi şöyle anlatır.
‘Cehennemin En Azap Verici Yeri, Büyük Ahlaki Çöküntü Dönemlerinde Tarafsız Kalanlara Ayrılmıştı.
Bunca çöküntünün içinde enkaz altında kalmadığına dua edip kaçacak başka bir yer aramak, ahlaksızlığın daniskasıdır.
Kötülüğün bu kadar planlı ve örgütlü olduğu bir çağda parmak uçlarında yürümek kötülüğe davetiye çıkarmaktır.
Emberto Eco bu çağın namussuzluğu için şöyle der:
Ne yani; Böylesine Korkunç Bir Dünyanın, Bir de Cehennemi Mi Var?
Elimizden ne gelir diye hayıflanan ahmaklara sesleniyorum.
Sürekli bir önder, bir çoban arayışı içinde kurtarıcı beklemek hastalıklı ve ruhsuz mahluklara özgüdür. Yetersizliğini ve faydasızlığını bir başkasının gelişini beklerken yok etmek, bir bebeği öldürecek kadar büyük felaketler doğurur.
İnsanoğlu çok fazla acı çektiği zaman, yaşadığı acıya son verme arzusunu bile yitirir.
Acıdan korkan, acıya nasıl son verebilir.
Hiçbir şey kaybetmediğinizi düşünerek çok şey kaybettiğinizi anlatmak için yazılardan çok daha fazlası gerekmektedir.
Sırf başınıza gelmiyor diye sokaklarda, okullarda, hastanelerde, binaların içinde olan bu yozlaşmışlığı, bu vahşiliği kendinize giderek yaklaştığını görmezden gelmeniz, bu kötülüğün size de gelecek olduğu gerçeğini değiştirmez.
(Concorde Yanılgısı: kaybeden kişi olmamak için daha çok kaybetme halidir.)
İnsanlara inanmanın çağı geçti gidiyor artık. Birtakım hesaplamalarla ölçülen değerleriniz arasında vicdanınızı kimin ölçtüğüne dikkat etmezseniz, kayıplarınızın karşılığında kime sığınacaksınız?
Özgür olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
Aristo: Düşünerek, Platon: Öğrenerek, Albert Camus: Başkaldırarak, Sartre: Eyleme Geçerek, İbn Rüşt: Vicdanlı Olarak, Nietzsche: Kendin Kalarak, Farabi: Kendine İnanarak özgür olabileceğimizden bahseder.
Düşünmekten korkuyoruz, öğrenekten korkuyoruz, başkaldırmaktan korkuyoruz, eylemden korkuyoruz, vicdanlı olmaktan korkuyoruz, kendimiz olabilmekten korkuyoruz, kendimize inanmaktan korkuyoruz.
İnsanı insan yapan bütün erdemlerden korkarken sadece BİZİ YARADANDAN KORKMUYORUZ.